Bir önceki makalemizde “Kimlerle uzlaşmalıyız?” sorusunu sormuş, yanlış uzlaşmaların başımıza ne belalar açtığını ortaya koymaya çalışmıştık.
Elbette bu ölçüyü biz kafamızdan icat etmedik. Bu ölçü ilahi bir ölçüdür. Kuran’da, peygamberimizin ve onun Ehl-i Beyt’inin hayat tarzında kötülerle uzlaşmak, müttefik olmak diye bir anlayış yoktur.
Ehl-i Beyt ve evlatlarından olan İmamlar, yaşadıkları her dönemde Hakkı temsil etmiş, iyiliği emretmiş, kötülüğü yasaklamış, asla kötülerle uzlaşmamış, kimsenin kötülüğüne de ortak olmamıştır…
Resulüllah’ın irtihalinden sonra başlayan; hilafet, imamet ve velayet konusunda İmam Ali (a.s.) başta olmak üzere, kendinde sonra gelen ve evlatlarından olan Ehl-i Beyt imamların hayat tarzları ve ölçüleri bunun göstergesidir.
Onlar asla haksızlarla, kötülerle birlikte olmadılar. Çünkü Hak Ehl-i Beyt’le beraberdir…
Ehl-i Beyt’in evlatlarından olan İmam Muhammed Bakır’ın (a.s.) iyiliği emredip, kötülüklerden sakındırma konusundaki nasihatlerinden bir bölümü sizlerle paylaşalım:
“Ahmet b. Ebu Abdullah babasından, o da merfu olarak Ebu Cafer’den (Muhammed Bakır) şöyle rivayet etmiştir: “Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu ki: Ey insanlar! Allah var, şeytan da vardır. Hak var, batıl da vardır. Hidayet var, delalet de vardır. Doğruluk var, sapıklık da vardır. Dünya var, akibet-ahiret de vardır. İyilik var, kötülük de vardır. Güzel olan her şey Allah’tan, kötü olan her şey ise Şeytan’dandır.”
İmam Bâkır (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki, iyiliği emredip, kötülükten sakındırmak peygamberlerin yolu ve salihlerin metodudur. Bütün farzların kendisi ile ikame edildiği büyük bir farzdır. Diğer inançlar onunla emniyete erer, kazanç ve işler onunla helal olarak gerçekleşir, zulümler onunla ortadan kalkar ve yeryüzü düzene girer.”
İmam Bâkır (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Allah Azze ve Celle Şuayb Peygambere (a.s.) şöyle vahyetti: ‘Ben şüphesiz ki senin kavminden yüz bin kişiyi azaba dûçâr kılacağım. Bu yüz bin kişiden kırk bin kişisi kötüler, altmış bin kişisi ise iyilerdir.’
Bunun üzerine Şuayb Peygamber şöyle buyurdu: ‘Ya Rabbi! Kötüler azaba layıktır. Ama iyiler neden azaba layık olacak?’
Allah Azze ve Celle ona şöyle vahyetti: “Zira onlar da kötülerle uzlaştılar ve Ben gazaplandığım halde onlar gazaplanmadılar.”
“İmam Bâkır (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Sevenlerime haber ver; onlar iyiliği emrettikleri takdirde, kıyamet günü kurtuluşa erenlerden olacaklardır” (İmam Muhammed Bâkır/ Prof. Dr. Haydar Baş/sayfa 169-170)
Bu bilgiler ışığında etrafınızda cereyan eden olaylara bakınca; güç elde etmek ya da gücünü korumak için küçük bir menfaat uğruna dahi, kötülerle yapılan pazarlıkları ve uzlaşıları varın siz değerlendirin.
Hâlbuki kötülerle yapılan uzlaşıdan, bir fayda elde etmek mümkün değildir. Bundan ancak kötüler istifade edecektir. Kurtuluş ve saadet Ehl-i Beyt’in hayat ölçülerindedir. Vesselam…
Uğur Kepekçi