Yazılar

Hz. Mevlâna ve bazı felsefî akımlar (4)

Hz. Mevlâna’ ya mistik diyenler de bilerek ya da bilmeyerek yanıltma ve saptırmaya alet olmuşlardır. Zira mistisizm 1804 yılında Latince “Mysticus” kelimesiyle Fransız diline girmiş salt iç duyuş, sezgi ve duyguda aşırı giden filozofik bir doktrinin, bir felsefi ekolun adıdır. Mistik kelimesi ise, 1390 yılında “Mustikos” (sırlarla ilgili) anlamına gelen kelimeden türemiş tir. Dinî çevrelerde, ruhanî adam, akıl üstü olaylar, …

Devamı

Hz. Mevlâna ve bazı felsefî akımlar (3)

Hz. Mevlâna’nın hümanizmle ilişkisi olmadığını ortaya koyan bir diğer gerçek de onun, gönül dünyasını üstün tutması gerçeğe ulaşmada kalp gözü gerçeğini esas alması, bu sebeple ilahi aşka insanın gayesi yolunda en büyük burak ya da delil saymasıdır. Bu noktada Mevlâna, aklı faydalı bir nimet kabul edip kullanmakla beraber, onun sınırlı olduğunu ve hakikate ulaşmada yetersiz kaldığını ifade eder. O, aklı, …

Devamı

Hz. Mevlâna ve bazı felsefî akımlar (2)

Şimdi Mevlâna ile irtibatlandırılmak istenen felsefi akımlara geçelim: Bu bölümü İslam ve Mevlâna eserindeki başlık altında aktaralım. “Hz. Mevlâna ve hümanizm” Hz. Mevlana’nın istismar edilmesinin önüne geçmek için hakkındaki iftiralara verilen uzman görüşüne ihtiyaç vardır. Prof. Dr. Haydar Baş bu konuya girerken bir soru ile giriş yapıyor ve cevabını bakınız nasıl veriyor: “Mevlâna, hümanist olabilir mi? Olamaz. Zira, hümanizm güya …

Devamı

Hz. Mevlâna ve bazı felsefî akımlar (1)

Hz. Mevlâna üzerinde bazı felsefi görüşler öne sürerek sözüm ona, Onu sahiplenmiş görüntüsü altında kendi sapık görüşlerini yaymaya çalışan, kötü niyetli kimselerin görüşlerini de çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın “İslam ve Mevlâna” şaheserinden bilgilerle çürütmeye çalışacağız: Tarihin her döneminde milletlere mal olmuş kâmil insanları, onlarla ilgisi olsun ya da olmasın başka milletler, oluşlar, kuruluşlar, akımlar hatta fert ve …

Devamı

Hz. Mevlâna ve zikrullah (4)

Hz. Mevlâna’nın zikrullah hakkındaki tespitlerinin Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın İslam ve Mevlâna eserinden derlediğimiz bilgileri bu makalemizle sona erdireceğiz. İnandıktan sonra, kulluğun reçetesi mesabesinde olan ibadete yönelmek zarurîdir. İbadetin de nihaî durağı veya en kâmil şekli zikirdir. Daha doğrusu; ibadetlerin özü, mayası zikirdir. Resûlullah (sav): “Zikirle Allah arasında perde yoktur.” buyurmaktadır. (Dehlevi) Zikir, lügatte, anmak, hatırlamak, düşünmek, adı geçmek, …

Devamı

Hz. Mevlâna ve zikrullah (3)

Allah’ın isimlerinin anılmasının sır ve tesirlerini anlatan Hz. Mevlâna’nın ne demek istediğini de Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın İslam ve Mevlâna eserinden aktaralım: Lafza-i Celal (Allah ismi şerifi): Mevlâna, Allah ile mutmain olup hayat bulmayı zikrullahta bulmuş tur. Özellikle insan maneviyatında büyük inkılap yapan Yüce Allah’ın isimleridir ki her ismin manasına göre insanda bir tecellisi vardır. Cenab-ı Hakk’ın isimlerinin lafız …

Devamı

Hz. Mevlâna ve zikrullah (2)

Hz. Mevlâna ve Zikrullahla ilişkisini ve bu konudaki tespitlerini Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın İslam ve Mevlâna kitabından aktarmaya devam ediyoruz: İnsan kalbi, Cenab-ı Hakk’ın nazar ettiği bir mekandır. Tövbe kalbin süpürgesidir ki, kalbi temizler. Ancak tecelliyi ilâhîye mazhar olacak kalbin tezyin edilmesi (süslenmesi- bezenmesi) de büyük önem taşmaktadır. Kalbin tezyini ise selatü selamla gerçekleşmektedir. Selat-ü Selam: Esasen “Selat-ü Selam” …

Devamı

Hz. Mevlâna ve zikrullah (1)

Şeb-i Arus’unun yıldönümü dolayısıyla gündemimize ve gönümüze tekrar giren mana aleminin büyüklerinden “aşıklar sultanı” ünvanlıyla anılan Hz. Mevlâna hakkında o kadar söylenecek söz, anlaşılması gereken o kadar sırlar var ki; akıllarımız onu anlamaktan uzak olduğundan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın “İslam ve Mevlâna” eserinden istifade etmeye çalışacağız. Hem Hz. Mevlâna hem Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız, gönül erbabı “İnsan-ı Kâmil” …

Devamı

Hz. Mevlâna ve tövbe (3)

Mü’minin Allah ile olan münasebetine son derece önem atfeden İslam, ümitsizliğe düşülmesini uygun görmez. Hatta ümitsizlik hâli, küfür olarak kabul edilir. Bütün bunlar, mü’mini tövbe kapısına taşımak içindir. Çünkü insanların çoğu, hata ve günah işlemekte maharetli oldukları halde, tövbe etmekte aynı hâli gösteremezler. Ne buyuruyor Allah Resûlü, bakınız: “Her insan hata eder, günah işler; fakat günah işleyenlerin en hayırlısı çok …

Devamı

Hz. Mevlâna ve tövbe (2)

İslam’da, tabiatıyla Mevlâna’nın mesajın da bu kadar köklü yeri olan tövbe konusunu biraz daha açalım: Varlıklar içerisinde insan, çok farklı bir mevkiye sahiptir. Melek, şeytan ve hayvan… Hiçbir yaratık ne onun konumuna erişebilir ne yüklendiği misyonu yerine getirebilir. Maddeyi kuşatmaya çalış an akıl ve iradesinin yanında, onlardan ayrı olmaksızın manaya kucak açan gönül ve ruh cephesiyle dikkatleri üzerine çeker insan. …

Devamı