Hak ve adaletle, huzur içinde bir hayat sürmek, elbette herkesin en doğal hakkıdır. Ancak, bu Hakkın da bir ölçüsü olmalıdır. Ölçüsüz bir hak elde etme yoluna başvurulduğu taktirde; başkalarının haklarının gasp edilmesi söz konusu olabilir.
Dünyada yaşanan olaylar gösteriyor ki hak aramanın yeri meydanlar, ya da kavga gürültü etrafa zarar vererek bir şeyler anlatmaya çalışmak değildir.
Hakkı yanlış yerde ve yanlış yolda arayanların birbirlerine verdikleri, ferdi ve toplumsal zararlar meydandadır.
İnsanlık kendi hesabına hak ve adalete kavuşmak ve toplum olarak huzurlu bir hayat yaşamak istiyorsa; hak ve adalet kavramını iyi öğrenerek, doğru yerde arayarak, doğru şekilde yaşayarak hayatına tatbik etmelidir.
İnsanlığın aradığı haklar, asırlar önce Veda Hutbesi’nde teminat altına alınmıştır. Prof. Dr. Haydar Baş “Veda Hutbesi’nde İnsan Hakları” eserinde “Veda Hutbesi’nin hatırlattıkları” başlığı altında şu tespitleri yapıyor:
“Veda Hutbesi diye anılan bu tarihi hitabe Yüce İslam’ın cihanşumul mesajını özetliyordu.
Bu insanlık için kıyamete kadar baki kalacak en anlamlı mesajdı. Bu mesaj insanları ebediyen medeni kılacak bir hayat programını ifade ediyordu.
Bu program, fert ve toplumun saadetini temine yönelikti. Kendisini medeni sayan batı dünyası o zaman henüz ortaçağ zihniyetini taşıyor kilise ve derebeylik rejimini yaşıyordu.
Asırlar önce Resuli Ekrem (sav) irad buyurmuş oldukları bu hitabeleriyle yalnız yedici asır Müslümanlarına değil İslam’ın kudretiyle bütün insanlara hitap ediyordu.
Veda Hutbesi insanlık için bir kurtuluş reçetesi olmakla birlikte aynı zamanda huzurlu bir hayat ortamının projesini ortaya koymaktadır. Bu hutbe, insan hak ve hürriyetlerini de en kâmil anlamda hakkaniyet ve adalet ölçüleri içinde teminat altına almaktadır. Dün olduğu gibi bugün de hak hürriyet ve huzur arayan insanlık için Veda Hutbesi en anlamlı belgedir.” (Veda Hutbesi’nde İnsan Hakları / Prof. Dr. Haydar Baş / sayfa 12)
Örnek insan ve davası başlığı altında da haktan önce hakkı verecek ve koruyacak insanın vasıflarından bahseder.
“İyi tetkik ve tahkikle bakıldığında, İslam’ın cihanşümul mesajını özetleyen Veda Hutbesi’nin başlıca iki şeyi anlattığı görülecektir: olgun vasıflı, mükellef ve mükemmel insan tipi ve bu örnek insanın üsleneceği misyon, ortaya koyacağı eser, vereceği mesaj…
Veda Hutbesi’nin mesajı bu noktada bize iki şey öğretiyor:
- Haktan önce hakkı verecek ve koruyacak insanın vasıflarının ve kemalinin önemli olduğu.
- O insanın hangi hakkı koruyup üstün tutacağı, hangi ölçüyü muhkem tutup muhafaza edeceği.
İşte Veda Hutbesi’ni eşsiz kılan, genelde bu temel hususlardır. Vasıflı insanın olmadığı farzedildiğinde; haktan, hürriyetten bahsetmek beyhudedir. Günümüz dünyasında bu acı gerçek yaşanmaktadır.
Günümüzde uluslararası gündemin ana maddesini insan hak ve hürriyetleri teşkil ettiği halde en fazla ihlal edilen de bu haklar ve hürriyetlerdir. Günümüz dünyasında haksızlık, çifte standart gibi davranışlar ve her türlü zulüm ayyuka çıkmıştır. Bu karanlık ortamda, bu vahim gidişe dur diyecek ciddi bir kurtuluşun sesi de duyulmamaktadır. Hak, hürriyet, medeniyet naraları arasında insanlık ciddi bir kabusa sürüklenmiştir.” ( Prof. Dr. Haydar Baş / Veda Hutbesi’nde İnsan Hakları/ sayfa 14-15)
Uğur Kepekçi
27 Aralık 2018