Alemleri seyr ve vuslatın basamağı Mi’rac (4)

Peygamberimizin Mi’racın ilk kademesi olan Mescidi Harem ile Mescidi Aksa arasındaki Burak’la olan sona ermiştir.

Bundan sonra Mi’racın ikinci safhası denen Sidre yolculuğuna başlar. Analizimizin bu içeriği de Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın tespitlerini içeren Sidre yolculu hakkında bilgi paylaşacağız. İnşallah. 

Peygamberimiz (sav), Cebrail ile yedi kat göğü geçmiş, bu seyir çözüm birinci kat semada Hz. Âdem, ikinci kat semada Hz. İsa ve Yahya, üçüncü kat semada Hz. İdris, beşinci kat semada Hz. Harun, altıncı kat semada Hz. Musa ve yedinci kat semada Hz. İbrahim (aleyhisselam) ile mülakat etmişler, merhabalaşmışlardır.

Öyle bir fezaya çıkarıldı ki Allah Elçisi, orada kaderleri yazan kalemlerin cızırtılarını duyuyordu. Ve nihayet, Allah Resulü’nün önüne Sidre-i Münteha sahası açıldı. Allah’tan başkasınca bilinmeyen makamlar gösterildi. Bu, son noktadır. Hiçbir yerde, o noktadan bir adım öteye geçemez. Belki de bu saha, varlıkların yaratılış sebebi olan Hz. Muhammed (sav) için halkedilmiş, sadece Peygamberimiz için bir defaya mahsus olarak kullanılmıştır. Dolayısıyla, bundan öteye geçmek Cebrail’in de haddi değildir. Cebrail (aleyhisselam); “Bu, Sidretü’l-Müntehâ’dır” der.

Sidre-i Münteha ‘dan öteye yolculuk Refref’le olmuştur. Esasen, zaman ve mekân kabuğunu delen sır da Refref de gizlidir. Zira, Refref, muhabbetullahtır. O, bu seyirdeki vasıtaların zübdesidir, vuslat aracıdır. Madde planında “yeşil bir perde” ye teşbih olunur.

Dost, Dostuna vâsıl olurken yalnızdır artık; zât, sıfat ve Esma tecellilerine muhataptır. Kendi diliyle söylersek; “İbrahim ‘in (as) halilliğe, Musa’nın (as) kelama, Muhammed’in (sav) ru’yete mazhar dökülmesini şaşıyor musunuz?

Kul’unun Mi’racını Rabbimizden dinleyelim:

“Battığı zaman ve olsun yıldıza ki, arkadaşınız (Muhammed) sapmadı, azmadı da. 0, kendi arzularına göre de konuşmaz.

O’nun (anlattıkları), kendine vahyedilenden başka bir şey değildir.

O’na (müthiş kuvvetli melek olan Cebrail) öğretti.

Akıl ve görüşünde kâmil bir melektir. Hemen doğruluverdi.

Ve O, en yüce ufukta idi.

Sonra yaklaştı, derken sarkıverdi.

İki yay kadar yahut daha yakın oldu.

O zaman Kul’una vahyedeceğini vahyetti.

Gözleriyle ilgili olduğu kalbi de yalanlamadı.

Gördükleri hakkında kendisiyle tartışacak mısınız şimdi?

Ve olsun O’nu, Sidretü’I-Münteha’nın yanında önceden bir kere daha görmüştü.

Cennetü’l-Me’va da onun yanındadır. Sidre’yi kaplayan kaplamıştı.

Gözü ne şaştı ne de haddi aştı.

Ve olsun ki; Rabbinin ayetlerinin en büyüklerinden olanlarını gördü. (Necm suresi / 1-18. Ayetler)

Vuslat yolunun yolcusuna kimi kere güzellikler, cemal ve hikmet tecellileri gösterilir. Çilelere, azaplara da şahit olur bazen. Nitekim cehennem de gösterilmişti O’na. Fakat hiçbirine takılıp kalmadı.

Zira, seyri Hakk’a olanın her şeyi ile Hakk’a yönelmesi, vuslat için şarttır. Cenab-ı Hak, Habibini bu sebeple övdü. Her şeyi ile Rabbine yönelmişti O. Ne iç bir övgü:

“O dem ki, Sidre’yi bürüyen bürümüştü. Göz ne şaştı ne de haddi aştı. “(Necm suresi / 16-17. Ayetler)

Allah Resulü, ümmetine hediye ile döndü. Rabbimizden hediye … Dost meclisinde bizden bahsedildi demek ki! Alemlerin Haham, biz kullarını; Alemlerin Efendisi biz ümmetini hiçbir zaman unutur muydu?

Rabbani hediyelerin başlıcaları şunlardır:

Bakara Suresi’nin oğlu ayetleri.

Beş vakit namaz.

Muhammed (sav) ümmetinden Allah ‘a hiçbir şeyi ortak koşmayanların bağışlanacağı müjdesi. ” (Prof.Dr.Haydar Baş / Rahmeten lil alemin Hz. Muhammed (sav) / Genişletilmiş 17. Baskı / Sayfa 291-302)

SESLİ DİNLEMEK İÇİN

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …