İçerisinden bulunduğumuz Ramazan ayı Yüce Allah’ın biz kullarına sunduğu ikramlar açısından bir fırsattır. İnsana sunulan fırsatlardan istifade etmesi kendi menfaatinedir.
Yüce Allah, Ramazan ayına kendi katında bir değer vermiştir. Kur’an’ı Kerim’de beyan edildiğine göre bizden önceki milletlere de oruç farz kılınmıştır. “Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” (Bakara, 183).
Bu ayetten de orucun korunmamız için bizlere de sunulmuş bir ibadet olduğunu anlıyoruz.
Kur’an bu ay içerisinde indirilmiş, Peygamberimize peygamberlik görevi bu ay içerisinde verilmiş, 1000 aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi gibi önemli bir gece bu ayda bizlere ikram edilmiştir.
Bu kadar önemli olayları içerisinde barındıran bu ayı oruçlarla, teravih namazlarıyla, hayır ve hasenatla değerlendirip; Kur’an’ı okumak, anlamak ve yaşamakla meşgul olmamız gerekmektedir.
Bir hadis-i şerifte, yapılacak ibadetlerin mükâfatlarının diğer aylara nazaran daha fazla olacağı da haber verilmiştir.
Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) öyle anlatıyor: “Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Âdemoğlunun her ameli katlanır. (Zira Cenab-ı Hakk’ın bu husustaki sünneti şudur:) Hayır ameller en az on misliyle yazılır, bu yedi yüz misline kadar çıkar. Allah Teâlâ Hazretleri (bir hadis-i kutside) şöyle buyurmuştur: “Oruç bu kaideden hariçtir. Çünkü o sırf benim içindir, ben de onu (dilediğim gibi) mükâfatlandıracağım. Kulum benim için şehvetini, yiyeceğini terk etti” (Kütüb-i Sitte; 3082)
Bu kadar mükâfatlar karşılığında Ramazan ayının değerlendirilmemesi halinde bir hadisi şerifte ceza tehdidi de yapılmıştır:
“Resul-i Ekrem (s.a.v.) minbere çıktı ve:
Âmin, Âmin, Âmin! Dedi.
Resul-i Ekrem’e (s.a.v.) Ey Allah’ın Resulü, Minbere çıktınız ve üç kere âmin dediniz! (Bunun hikmeti nedir?) Dendi. Bunun üzerine O (s.a.v.):
Cebrail bana geldi ve ‘Kim Ramazan ayına yetişir, affa uğramaz ve sonunda ateşe girerse, Allah onu uzaklaştırsın!’ Dedi ve bana:
‘Sen de âmin de!’ Dedi, ben de:
Âmin! Dedim. Sonra:
‘Kim anne ve babasına yetiştiği halde onlara iyilik etmez, sonunda ölür ve ateşe girerse, Allah onu uzaklaştırsın!’ dedi ve bana:
‘Sen de âmin de!’ Dedi, ben de:
Âmin! Dedim. Sonra da:
‘Sen yanında anıldığın halde sana salâvat getirmeyip, ölen sonunda da ateşe giren kimseyi Allah uzak etsin!’ Dedi ve bana da:
‘Sen de âmin de!’ Dedi, ben de:
Âmin! Dedim.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned,2/254; Tirmizi, Daavat,No:2539).
Elde ettiğimiz bilgilerden de anladığımıza göre Ramazan ayı günahlardan kurtuluş ve Allah’ın rızasına erişmek için bize sunulmuş bir fırsattır. Rabbim Ramazan ayının kıymetini bilerek, sunulan fırsatlardan en güzel şekilde değerlendirmeyi cümlemize nasip eylesin.