Kişisel gelişim

Her türlü bilgiye ulaşmanın kolay olduğu iletişim çağında yaşıyoruz. Elbette her nimetin bir külfeti olduğu gibi bilgiye kolay ulaşmanın sakıncaları da vardır. Bilgiye ulaşmanın kolaylığının yanında bilgi kirliliği de meydana gelmektedir. Bu sefer de bilginin doğrusuna ulaşmanın ve uygulamanın zorluğu meydana çıkmaktadır.

Doğru bilgiye ulaşmak ve doğruyu uygulamak için başlı başına bir eğitim gerekmektedir. Bu eğitime kişisel gelişim diyorlar. Bu konuda farklı yollar takip eden eğitim ve tedavi merkezleri mevcuttur.

Biz bu makalemizde daha çok kişisel eğitimin ve gelişimin önemine dikkat çekerek farkındalık sağlamak istiyoruz.

Kişisel gelişimden maksat kişinin kendini tanıması, olaylara ve dünyaya bakış açısında gereken derinlik kazanmasıdır.

Düşüncede derinliği olmayanların gerçeğe ulaşamayacağı hakkında İmam-ı Gazali’nin bir sözü vardır: “Cevizi kırıp içine bakmayan içini de kabuk zanneder.” Bu söz anlatmak istediğimizi tam izah eden bir söz niteliğindedir.

Demek ki hakikate erişmek için bakışta, düşüncede, bir derinlik şarttır. İşte bu derinliği kazanmak için kişinin kendini sürekli muhasebe murakabe altında tutması, kendinde gördüğü eksiklikleri tamamlaması, kendini geliştirmesi gerekmektedir.

Kişisel gelişim arzusunda olanlar öncelikle kendi benliklerini aşmak zorundadırlar. Çünkü kişisel gelişimin önünde en büyük engel kişinin benlik (enaniyet) duygusudur.

Belli bir olgunluktan ve eğitim sürecinden geçmeyen insanlar genellikle daha bencil, kendi fikirlerini başka fikirlerden üstün gören kendini beğenmiş insanlardır. Bunlar başka fikirlere zihinlerini ve gönüllerini kapatan insanlardır.

Öyleyse kişisel gelişime karar veren insanların öncelikle kedini bu konudan yetersiz görüp, doğru olan fikirlere zihnini ve gönlünü açması gerekmektedir. Bu konuda yazılmış eserlere başvurmanın yanında kişisel gelişim konusunda yol almış kimseleri rehber edinmelidir.

Toplumda örnek insan diye nitelenen, güzel ahlak sahibi, merhamet ve adalet sahibi insanlarla yola devam etmelidir. Kişilerin arkadaşının inancı ve ahlakı üzere bir duygu ve düşünce yapısına erişeceği hakkında Peygamberimizin hadis-i şerifi mevcuttur:

“Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.”

Bir başka hadiste de “kişi sevdiği ile beraberdir” buyrulmakla insanların arkadaşlık kurdukları kimseyle gönül frekanslarının birbirini etkileyebileceğine dikkat çekilmiştir.

Kişisel gelişim konusunda toplum olarak çok da başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz. Sosyal yaşam alanlarında birbirlerine saygı duymayan, etrafına zarar veren insanların çokluğu toplumun geldiği noktayı izah için yeterlidir.

Huzur toplumunu oluşturmak için hem fert nazarında hem toplum nazarında faydası olacak kişisel gelişime kendimizden başlamalıyız.

Önerilen Makale

Atatürk’ün mersiye yazdığını duydunuz mu?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Aziz Atatürk hakkında ömrümüz boyunca makale yazsak konuşsak Onun vatanımıza, milletimize …