Şekerimizi zehire dönüştürmeyin

Bir devleti ayakta tutan milli varlıklarıdır. Dini, dili, kültürü; üretimi, tüketimi; eğlencesi, beslenmesi; örfü, topyekun yaşantısı, milleti millet yapan değerleri oluşturur. Bir milleti ele geçirmenin, yok etmenin yolu, o milletin milli ve dini bütünlüğünü bozmaktan geçtiğini bilen küresel güçler; gayretlerini bu konu üzerinde yoğunlaştırarak soğuk savaş taktikleri geliştirmişlerdir.

Küresel güçlerin soğuk savaş taktikleri arasında en büyük oyunları özelleştirmedir. Bu yolla sınırları ötesinde, oturdukları yerden başka devletleri ve milletleri sömürge haline dönüştürmüşlerdir.

Bunun aksini düşünmek, ya da özelleştirmenin sözüm ona devlet bütçesine kazanç sağladığını düşünmek ya da iddia etmek; asla ve asla milli düşünceyle, devlet millet sevgisiyle bağdaşmaz.

Özellikle bir milletin beslenme kültürüyle, savunma sanayisiyle, enerji ve haberleşmesiyle alakalı sektörler; özeleştirme adı altında devlet himayesinden çıkarılamaz.

Özelleştirmeye bu mantıkla bakmayan idareciler, bilerek ya da bilmeyerek  küresel güçlerin oyununa gelmişlerdir.

Batılılaşma kapsamında,  AB uyum yasaları adı altında bu güne kadar yapılan hemen hemen bütün özelleştirmelerden devlet ve millet olarak zarar ettik. Yani önemli kurumlar devletin elinden çıktı.

Birçok stratejik kurum, özelleştirme adı altında yabancıların eline geçti. Ülkemizde uygulanan özelleştirmede alıcı kim olursa olsun, fazla parayı veren o kurumu alabildiği için stratejik kurumlara yabancılar daha kolay sahip olabilmektedir. Bu yolla birçok önemli kurum yabancıların eline geçti. Ya da önce özleştirildi sonra da zarar ediyoruz bahanesiyle kapatıldı.

Son olarak gündeme gelen şeker fabrikalarının özelleştirme kapsamına alınması devlet ve millet açısından asla kabul edilemez niteliktedir. Diğer özelleştirmelerde olduğu gibi önce özelleşecek sonra belki de kapatılacak.

Hem oralarda çalışan işçiler, hem üreticiler, hem de tüketiciler olarak bizler etkileneceğiz.

Şeker fabrikalarının özelleştirilmesini, sadece karlılık oranı olarak değil stratejik olarak değerlendirmek lazımdır. Tükettiğimiz şekerler arasında en masumu şeker pancarından elde edilen şekerdir. Başka ürünlerden ve yollardan elde edilen şekerin insan sağlığı üzerindeki etkileri ve zararları bilinen bir gerçektir.

Üretilecek şekerli ürünler içerisine katılacak şeker pancarı dışında elde edilen şekerler sayesinde neslimizi ve geleceğimizi dahi korumakta zorluk çekebileceğiz. Sağlığımız bozulacak, kanser vakaları artacak; bunun hesabını kim verecek.

Zaten başı belalı bir milletiz… Şeker fabrikalarını özelleştirmek adı altında bir belaya daha uğramaktan korkarız. Hükümetin şeker fabrikalarının özelleştirme kararını gelecekte pişman olmak yerine; yeniden gözden geçirip bu konudaki yanlış adımdan hemen geri dönmesini temenni etmekteyiz.

Uğur Kepekçi

18 Mart 2018

 

 

Önerilen Makale

Atatürk’ün mersiye yazdığını duydunuz mu?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Aziz Atatürk hakkında ömrümüz boyunca makale yazsak konuşsak Onun vatanımıza, milletimize …