Çekilin gençlerin önünden onlar halledecektir

Prof. Dr. Haydar Baş hocamız ülkenin içinde bulunduğu vahim şartları görüp öncelikle 2. Kuva-yi Milliye sonra da Bağımsız Türkiye Partisi hareketini başlattığında kadrolaşmak üzere çok kişiyi ziyaret ettik. Onun fikirlerini inceden inceye anlattık. Bizi dinleyenlerin çoğu bize hak verdiler ama eski siyasi geçmişi olanlar ya da FETÖ belasına kapılanlar bizden uzak durmayı tercih ettiler.

2000’li yıllar FETÖ nün en güçlü yapılanmaya sahip olduğu dönem olduğundan fitneye karşı bir mücadele ortaya koyuyorduk.

Gören de bizi siyasi bir çalışma yapmaya oy istemeye geldik zannediyordu ama bizim amacımız çok farklıydı. Bizim için “mevzubahis vatansa gerisi teferruattır” düsturuydu önemli olan. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’te böyle yapmadı mı? Ülkeyi baştanbaşa dolaşarak hak ve hakikati anlatmadı mı? Her gittiği yerde hainlerin sinsi planlarını milletine anlatmadı mı? Biz de onu yapıyorduk.

Aldatılanları kurtarmak, uyuyanları uyarmaktı maksadımız. Çağın Bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız hep bunu yapardı ve bize de böyle tavsiye ederdi. Gittiği yerlerde ‘ben sizden oy istemeye gelmedim ben sizi kurtarmaya geldim’ derdi. Biz de onu böyle taklit ederdik. Ama istediğimiz neticeyi almakta zorlanıyorduk. Çünkü gittiğimiz köylerde ya köyün muhtarı ya köyün öğretmeni ya da imamı gönlünü FETÖ’ye kaptırdığından biz anlatıyoruz arkamızdan birileri samimi duygularla attığımız tohumları tahrip ediyor diktiğimiz fidanları söküp atıyorlardı.

Her yerde bir FETÖ baskısı olduğundan FETÖ nün en büyük düşmanı Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu olduğundan, oluşan algıyla mücadele ediyorduk. Çünkü münafıkların işi yalan, iftira ve karartmaktır.

Bütün meselelerin çözümünün Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet projelerinde olduğunu anlatıyorduk.

‘Geliniz size partide görev verelim hangi görevi isterseniz alın bizim makamda mevkide gözümüz yok siz baş olun biz size ayak olalım’ dediğimizde görev almaktan hep kaçtılar ve sorumluluk almaktan çok iktidardan nemalanmayı tercih ettiler. O kimselerin çoğu hala sağda solda gönül eğlendirip dincilik milliyetçilik oynamaya devam ediyorlar.

Haklı olduğumuzu bildiği halde bize destek vermeyen dostlarımız inanın nereye giderse gitsin ne yaparsa yapsın asla huzuru yoktur. Ben buna şu açıdan bakıyorum. Dün ve bugün yapması gerekenleri yapmayanların başına Allah’ın adaleti gereği huzursuzluk belası çöreklenmiştir. Dünyaya sahip olsa bile manen açtır açıktadır onlar.

Halkımızın Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın özenle tohumlarını attığı Bağımsız Türkiye Partisi hareketine ve genç lider Hüseyin Baş’a destek vermekten başka çareleri yoktur. Zaten çözümün adresine destek vermekte geç kalanların da treni kaçırmasına çok az kaldı.

Neden mi? Gençler öyle bir geliyor öyle bir koşuyor ki yarın onların ne hızına ne yaptıklarına ayak uyduramayacaksınız. Bugünden sonra yapacağınız en hayırlı iş bu gençlere gölge etmeyin önünde durmayın saçma sapan dedikodularda moralini bozmayın. Yürüdükleri yollardaki taşları dikenleri temizleyin sessiz sedasız onlara dua edin. Dua edin çünkü onların başarısızlığı sonucunda ne millet kalacak ne de devlet. Ülkemiz parçalanırsa inanın bizi kimse muhacir diye evine barkına köyüne almaz. Aç kalırız, açıkta kalırız, ölürüz Vallah.

Önerilen Makale

Ehliyet, liyakat ve güzel ahlak ilişkisi

12 Eylül öncesi terör mağdurlarından biri de benim. Şöyle ki; Gaziantep’te Eğitim Enstitüsünde gece bölümünde …