İbadetin bize kazandırdıkları -1-

Ramazan ayı içerisinde yaşadığımız ibadet yoğunluğundan sonra genel anlamda insanlar eğer kazandıkları güzellikleri koruyamazsa yavaş yavaş eski hallerine dönerler.

Her ibadetin insana kattığı güzellikler vardır. Kötü huyların yerine güzel huylar gelir. İnsanoğlu bir yerde günah kirlerinden arınıp hem kendine hem çevresine iyilikler saçan bir kişilik olur. Toplumların iyileşmesi fertten başladığı için iyileşen insan istenilen toplumun yapı taşlarından biri olur.

Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız Ramazan ayının son sohbet programında ibadetlerin bize kazandırdıklarını tekrar hatırlatarak elde edilen kazancın korunması için emredilen ibadetlerin ömür boyu yapılmasını tavsiye etmektedir. Konu ile alakalı televizyon sohbetinden birkaç bilgi paylaşarak fayda sağlamaya çalışalım:

“Ramazan’ın bize kazandırdığı manevi halleri böyle tek tek izah etmemiz evvela zor bir hadise. Ama genel olarak olaya bakacak olursak deriz ki başladığımız andan geldiğimiz şu noktaya kadar nefsani merdivenleri tek tek her kardeşimiz Cenâb-ı Hakk’ın rızasıyla yükseldi. İşin en kâmil doruk noktasına ulaştı.

Bu kalp ayağı ile gezdiği, yürüdüğü bu sahada duyduklarını, hissettiklerini, yaşadıklarını aldığı manevi hazzı belki kalemi alıp izah edemez. Diliyle söyleyip anlatamaz. Ama bunlar gerçekten çok yüce haller ve yüce iştiyaklar, efendime söyleyeyim, bedii zevklerdir. Cenâb-ı Hak tekrarını nasip eylesin.

Biz de bu Ramazan’ın son programını bu münasebette yapıyoruz. Esasen ibadetlerin temelinde iki ana espri var. Bunlardan bir tanesi ve en önemlisi yapılan bütün ibadetlerin Allah rızası için yapılmasıdır. Kul olmamız gerekçesiyle ve de Cenâb-ı Hakk’ın rızasını kazanmamız kastıyla bütün ibadetler yapılır.

Eğer bir ibadetle Allah’ın rızasını kazanma ve de ibadet etme niyeti, maksadı yoksa siz ne yaparsanız yapın bu bir hiçten ibarettir. Yani çok mükemmel şekle bürünseniz dahi, çok fevkalade bir eda tarzı ortaya koysanız dahi, eğer niyetiniz Allah’a kul olmak, onun rızasını kazanmak, ibadet etmek değilse bunların tamamı hiçtir.

Binaenaleyh bu kulvardan, bu pencereden oruca baktığımız, Ramazan’a baktığımız takdirde gördüğümüz şey, Allah rızası için yola çıktığımız bu ayda hakikaten Allah’ın rızasını doya doya kardeşlerimiz kazandılar.

İkinci hal ise, tabi bütün ibadetlerin hem kulluğa yönelik bir tarafı var hem de insanın nefsini tezkiye eden bir yönü vardır. Yani insanı insan eden bir penceresi var olayın. Dikkat ederseniz ibadetlerde bu iki ana espri birbirini mütemmimidir. Yani Allah’a kulluğun yanında mutlaka o insanın kemale erişmesi söz konusudur.

Emredilen namazı eda ettiğinizde Allah’a kul oluyorsunuz. Kulluk esnasında da nefsini tezkiye ve terbiye yapıyorsunuz. Ama siz farkında değilsiniz.” (Prof. Dr. Haydar Baş Enstitüsü / Haftanın Sohbeti Ramazan Ayının Önemi / 2001)

Devam edecek…

Önerilen Makale

Allah adamıydı Haydar Hocamız

Ona göre uzak yakın fark etmez O fikirlerinden hiç de çark etmez Gönül dostlarını asla …