Kaybolan değerlerimiz – 4

Aslında nasihat dinlememek, bir hastalığın da habercisidir. Ama maalesef bu halde bulunanlar kendinin hasta olduğunu da kabullenmekte zorlanmaktadır.

İnsanlar dünyevi ya da uhrevi (belki de geleceklerini etkileyecek) çok önemli konularda birilerinden nasihat ya da fikir almak yerine, işine geldiği gibi yaşama yolunu seçmiş, nefsindeki gurur da onu bu konuda ayıkmaması için nasihatçiden uzak tutmaya çalışmaktadır. Gururu da kişiyi, “onun bildiği kadar sen de bilirsin, sen bildiğin gibi yap” telkinleriyle içinde bulunduğu batakta yok etmeye çalışmaktadır.

İnsanlar, imanın lezzetinden uzaklaştıkça, bencillik ve gurur hastalıklarına tutulmaktadırlar. Onlar bu durumun farkına varmış olsalar bile, belli aşamalardan sonra içinden çıkılması zor bir sürece girdiklerinden, kısır döngü hali yaşamaktadırlar.

Bu nefsi hastalıklarının müzminleşmesi halinde nefisleri, başkalarından nasihat almayı bir gurur meselesi haline dönüştürerek, nasihat vericilerden uzaklaştırmaktadır.

Hastalığın bu boyutunda kulaklar nasihat duysa bile, nefisler araya gurur perdesini attığından, gönüller nasihatten nasipsiz kalmakta, tesirini yaşayamamaktadırlar.

Bu konuda yine Ehl-i Beyt öğretisine ihtiyaç duyuyoruz. Bu hassas noktada Hz. İmam Hasan(a.s.) kişilerin nasihat dinlemesine engelin gurur hastalığı olduğunu haber veriyor: “Akıllı adam, kendine nasihat etmesini isteyen kimseye hile yapmaz. Sizinle öğüt arasında(öğüt almanızı engelleyen) gurur perdesi vardır. (Gurur ve bencillik kalkmadıkça öğüt etkili olmaz) ”(İmam Hasan /sayfa 101-102/ Prof. Dr. Haydar Baş)

Kaybolan değerlerimize tekrar kavuşmak istiyorsak, öncelikle neleri neden kaybettiğimizi tespit etmeli ve değerlere kavuşmanın yolları araştırılmalıdır.

Elbette bir şeylerin kıymeti bilinmez ve kaybedilirse tekrar kavuşmak için çaba gerekmektedir. Hem de sıradan çabalar değil; gayret, sabır ve zamana ihtiyaç vardır. Yolun zorluğu bizi yıldırmamalı, hem kendimize hem gelecek nesillere fayda sağlayacak çabalar olduğunun bilinciyle hayra bir kapı açılacağına inanılmalıdır.

Tedaviye önce kişinin kendisinden başlaması lazımdır. Kendi nefsinde bulunan hatalar tespit edilmesi ve tedavisinin gereği yerine getirilmedir. Biz buna nefis terbiyesi deriz. Kişi gayretten önce temiz bir niyet elde edebilmesi, onun için de kendine bir rehber bulması lazımdır.

Millet olma vasfımızı az da olsa koruyabiliyorsak, aramızda değerlerine sadık, gelecek nesillere faydalı bilgi ve davranış aktarmak isteyen kutlu insanlar sayesindedir. Kaybolan değerlerimize sahip çıkmak adına bize gerekli ölçüyü veren üstadımız Prof. Dr. Haydar Baş hocamızı saygı ile selamlıyorum. (sona erdi)

Uğur Kepekçi

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …