İnsan hakları mı dediniz?

2. Dünya savaşından sonra devletler arasında yapılan anlaşma gereği bir komisyon oluşturuldu. Bu komisyonun 10 Aralık 1948 de Paris’te düzenlenen genel kurul oturumunda, “İnsan Hakları Bildirisi” kabul edilince; 10 Aralık “Dünya İnsan Hakları Günü” olarak kutlanmasına karar verildi.

Böylece her yıl 10 Aralık günü “İnsan Hakları Günü” olarak kutlanır. Ancak dünyada kutlanan en talihsiz gün, “İnsan Hakları Günü” olsa gerektir.

Dünyanın hemen her yerinde insanın hakları gasp edile edile; hak diye bir kavram kalmamıştır.

Gerçek insan hakları, Allah’ın kitabı Kur’an’daki emirler; Peygamberimizin ve O’nun Ehl-i Beyt’inin söz ve fillerine yansıyanlardır. Bu esaslara uyulduğu oranda insan özgür olmuş, hak elde etmiş; mutlu bir hayat sürmüştür.

Çünkü insanı yaratan yüce Allah (c.c.) kuluna hakkını yaratılıştan vermiştir. Her yaratılan insan doğuştan; can, mal ve namus emniyetine haiz olmuş ve korunmuştur. Veda Hutbesinde Peygamberimiz (9 Zilzicce 632 yılında) şöyle belirtiyor:

“İnsanlar! Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise; canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur…”

İnsan hakları konusunda eşsiz bir eser ortaya koyan Prof. Dr. Haydar Baş’ın “Veda Hutbesi’nde İnsan Hakları” adlı eserinden bir alıntı yaparak maksadımızı ortaya koymaya çalışalım:

“Veda Hutbesi diye anılan bu tarihi hitabe Yüce İslam’ın cihanşumul mesajını özetliyordu. Veda Hutbesi insanlık için bir kurtuluş reçetesi olmakla birlikte aynı zamanda huzurlu bir hayat ortamının projesini ortaya koymaktadır. Bu hutbe, insan hak ve hürriyetlerini de en kâmil anlamda hakkaniyet ve adalet ölçüleri içinde teminat altına almaktadır.  Dün olduğu gibi bugün de hak hürriyet ve huzur arayan insanlık için Veda Hutbesi en anlamlı belgedir.” (Veda Hutbesi’nde İnsan Hakları / Prof. Dr. Haydar Baş / sayfa 12)

“Günümüzde uluslararası gündemin ana maddesini insan hak ve hürriyetleri teşkil ettiği halde en fazla ihlal edilen de bu haklar ve hürriyetlerdir. Günümüz dünyasında haksızlık, çifte standart gibi davranışlar ve her türlü zulüm ayyuka çıkmıştır. Bu karanlık ortamda, bu vahim gidişe dur diyecek ciddi bir kurtuluşun sesi de duyulmamaktadır. Hak, hürriyet, medeniyet naraları arasında insanlık ciddi bir kâbusa sürüklenmiştir.” ( Prof. Dr. Haydar Baş / Veda Hutbesi’nde İnsan Hakları/ sayfa 14-15)

Herkesin aradığı, özlediği İnsan haklarının dünyada hâkim olması için hak ve adaleti sağlayacak, uygulayacak olan insanı yetiştirmeden; istenilen sonuca kavuşmak asla mümkün değildir. Öyleyse öncelikle ele alınacak olan “iman ve insan” davasıdır.

Uğur Kepekçi

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …