Kaybolan değerlerimizi tekrar kazanmalıyız

Bir milleti millet yapan, kazandığı değerlerdir. Değerler bir binanın yapı taşları hükmündedir. Toplumun değerleri bir araya gelir, uygulanırsa o toplum millet olur, o değerler yok oldukça, binayı oluşturan yapı taşları da yavaş yavaş yıkılır.

Zaman içinde o toplum, millet olma vasfını kaybeder. Gücünü kaybeder, kaynaklarını kaybeder, insanını kaybeder; bir de bakarsınız ki yıkılır, yok olur gider.

Türk halkı, fertlerin davranışlarından tutun da aile yapısını, yaşam biçimini, beslenme kültürünü, hemen her şeyini değiştirdi. Böylece millet olma vasfını değerleriyle birlikte adım adım kaybediyor.

Atalarından öğrendiği hiçbir düşünceyi, hiçbir davranış biçimini, kazanılmış bir değer olarak göremedi, çok kıymetli değerleri hoyratça harcadı. “Ben daha iyi bilirim” sevdasına girdi. Büyük sözünü dinlemez, bilen kişinin nasihatini kabul etmez oldu.

Ferdi davranışlar, benlik duygusu, sözüm ona özgür düşünceden beslenen yanlışlar, ona yön verdi. Nefis, şeytan ve çevre etkenleri de eklenince iş çığırından çıktı. Neticede; güçsüz, mutsuz ve sağlıksız bir toplum yapısı oluştu.

Bu yapıyla Türk halkı, çok uzun bir yol kat edemez. Bu gidiş, hayra alamet değildir. Önlem alınmaz ise gelecek nesillerden de umudu kesmek durumuna düşeriz.

Kaybolan değerlerimiz konusu, millet olma vasfımızla eş değerdedir. Bir milletin beka sorunudur, varlık yokluk meselesidir.

Bu sebeple; sayısız programlar yapılsa, ciltler dolusu yazılar yazılsa, anlatılmakla-yazılmakla bitmeyecek kadar önemli bir konudur. Çünkü toplumumuz o kadar çok değerlerini kaybetti ki saymakla bitmeyecek kadar…

Ama biz bu gidişe dur demeye kararlıyız. Hem kendi neslimizi, hem gelecek nesilleri kurtarmaya talibiz. Geleceğimiz olan gençlere sahip çıkacağız.

Prof. Dr. Haydar Baş’ın gönül fedaileri, ülkeyi baştan başa, karış karış gezerek, fert fert gönüllere girerek, kaybettiği değerlerini anlatacağız. Unutsa da hatırlatacağız.

Siz değerli okurlarımdan ricamız, elinizin uzandığı, dilinizin döndüğü kadarıyla herkes çevresinden başlayarak, kaybolan değerlerimize sahip çıkınız. Evinizden başlayın, çocuklarınıza geçmişini anlatın.

Dedelerini, ninelerini anlatın. Vefat etmişler ise mezarlarına götürün. Orada bahsedin onların fikirlerinden, davranışlarından, özelliklerinden; daha etkili olursunuz.

Yaşadığınız gerçekleri, geleneklerinizi görenekleriniz anlatın, önceleri kazandığınız değerleri anlatın. “Rahmetli babam şöyle derdi”  ya da “rahmetli dedem şöyle derdi, şöyle yapardı” deyin onlara…

Onları da kıymetli değerlerimizle buluşturun. Millet olma vasfımızı korumak ve gelecek nesillere daha güçlü daha sağlıklı daha mutlu bir millet olarak kavuşmamızı sağlamaya çalışın.

Telefonunuzla, tabletinizle, televizyon dizileriyle, meşgul olduğunuz kayıp zamanı; değerlerimize sahip çıkarak, değerli kılınız. “Var olanı korumak, kaybedileni kazanmaktan daha kolaydır.” Bizden hatırlatması.

Uğur Kepekçi

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …