Yaşanan hayat öyle çekilmez, öyle anlaşılmaz bir hal aldı ki; yalan dolan iç içe, eğri doğru bir birbirine karışmış, yalan hemen herkesin ortak paydası olmuş.
İnsanların birbirlerine karşı kötü davranışları, düşmanlık ve kavgaları devam ederken, Allah’ın haram aylar diye nitelediği Recep ayında bile birbirinin kanını dökme noktasına gelmesi…
Ölümcül virüslerin bütün insanların hayatını tehdit etmesi…
Emin belde ve kutsal mekân Kabe’nin tavaftan mahrum bırakılması, sıradan olaylar değildir…
Peygamberimizin haber verdiği, Ahir zamanın nerdeyse bütün özellikleri yaşanmaktadır.
Bu tamamen Allah’ın tasarrufu altında cereyan eden ve kendi elimizle yaptığımız yanlışların, isyanların bedelidir…
Ya aklımızı başımıza alacağız ya da kendi ellerimizde cehenneme çevirdiğimiz bu dünyada zor ve mutsuz bir hayat yaşayacağız.
Zaman ahir zamandır ve fitnenin en tehlikeli boyutlara ulaştığı dönemlerden geçiyoruz.
Müslümanlar olarak, kıyamet alametlerinden sayılan en tehlikeli davranış fitneye kapılmış; tam anlamıyla “bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete” halini yaşamaktayız…
Peygamberimiz (s.a.a.) dönemindeki sahabeler bile ahir zamanda yaşayacak ümmete fitne konusunda dua ve niyazda bunmuşlar ve ahir zamanın fitnesinden korunmak için sürekli mücadele vermişlerdir.
Bu konuda Peygamberimizin (s.a.a.) uyarıları vardır:
“Zifiri karanlık bir gecenin parçalarına benzeyen fitneler zuhur etmeden önce Salih ameller işlemede acele edin! Zira o vakit insan, mümin olarak sabahlayıp kâfir olarak akşamlayacak ya da mümin olarak akşamlayıp kâfir olarak sabahlayacak; dinini dünya metaı karşılığında satacaktır.” (Müslim, Sahih, İman, 186; Tirmizi, Sünen, Fiten, 30).
Madem ahir zamanda fitnenin çok yoğun bir şekilde zuhur edeceği ve insanların aldanacağı haber verilmiştir; o zaman kimse kendini bu fitnenin şerrinden emin hissedemez.
Fitne herkes için tehlikedir. Kur’ân-ı Kerîm’de fitne hakkında, meâlen buyruldu ki: “… Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür…” (Bakara suresi / Ayet: 191).
Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de kurtuluşa erebilecek kimselerin “salih amel” işleyen kimseler olacağını şöyle buyuruyor:
“Asr’a yemin olsun ki hiç şüphesiz insan hüsrandadır. Ancak iman edip “salih amel” işleyenler birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesna.” (Asr suresi / Ayet 1-3)
Dünyada dönen yalan dolan talan, fitne kavga savaş, oyunlarından kurtulmanın yolu; salih amel işlemek ve Allah’a yönelmektir.
Müslümanın aklını başına alması, yalandan fitneden kötülüklerden uzaklaşıp; önce gerçek iman sahibi olmak, sonra da salih amel denen güzel ahlak ve ibadet (kulluk) hayatını tercih etmesi bir zarurettir.
Bu iyileşme hareketi ile hem kendimizi hem de çevremizi kurtarma şansımız mevcuttur. Aksi halde sonumuz hüsrandır. Bizden hatırlatması…
Uğur Kepekçi