Yaşanan olaylar gösteriyor ki dünyada işlenen hataların başında yalan gelmektedir. Yalan; dinli, dinsiz hemen herkesin hayatında normal bir yaşam tarzına dönüştüğünü bilmeyen yoktur.
Kendimizle yüzleşince hem kendi yalanlarımıza hem de başkalarının yalanlarına ne kadar çok şahit olduğumuzu görürüz.
Halbuki yalan, Peygamberimiz tarafından asla Müslümanda görmek istemediği bir tavırdır.
Alemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.) ümmetinin asla yalan söylemeyeceğini bir hadislerinde beyan ediyor:
Ebu’d-Derda: Yâ Resulallah! Mümin hırsızlık yapar mı?
Resulullah (s.a.a): Evet bazen olabilir.
Ebu’d-Derda: Peki, mümin zina edebilir mi?
Resulullah (s.a.a.): Ebu’d-Derda hoşlanmazsa da “Evet!”.
Ebu’d-Derda: Peki, mümin yalan söyler mi?
Resulullah (s.a.a.): Yalanı ancak iman etmeyen kimse uydurur.” (Kenzu’l-Ummal, Hadis No: 8994).
Dönün bakın etrafınıza, adeta dünyanın yalana teslim olduğunu görürsünüz. İnsanoğlu menfaati gereği pervasızca yalan söylemeyi adet haline getirmiştir. Yalan sayesinde dünyalık elde edenleri, dünyadaki cezadan kurtulanları görenler; geçici imtihan dünyasında aldanmıştır.
Elde edilen geçici menfaatin kurbanı olanlar da yalan söylemeyi kendilerine hal edinmişler. Adım adım yalan yolunda, yalan adımlarla, yalana doğru yol almışlar. Böylece doğru yoldan da sapmışlardır.
İktidar sahipleri iktidarını, makam sahipleri makamlarını, menfaat sahipleri menfaatlerini ellerinde tutmak için her yola başvurmuş, yalanı sıradan bir iş haline dönüştürmüşlerdir.
Yandaşlık, yağdanlık ahlaklı insanların da geldikleri durumlara, yalanları sebep olmuştur.
Dünyada yalancılığı kendine hal edinenlerin bilmeleri gerek şudur ki; geçici dünya hayatında belki yalanla bir şeyler elde edebilirisiniz. Belki bazı suçlarınızı saklayabilirsiniz. Ancak ahiret hayatında kimse gerçekleri saklayamayacak. Hem de kendi suçlarını bizatihi kendileri ifade edecektir. Çünkü yüce Allah hesap gününde kimsenin yalan söylemesine müsaade etmeyeceğini kuran-ı kerimde beyan etmektedir:
“O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir. O, Rahmandır. O gün insanlar O’na karşı konuşmaya yetkili değillerdir.
Ruh (Cebrail) ve melekler saf saf olup durduğu gün, Rahman’ın izin verdiklerinden başkaları konuşmazlar; konuşan da doğruyu söyler.
İşte o, kesin olarak gelecek gündür. O halde dileyen Rabbine varan bir yol tutsun.
Biz, yakın bir azap ile sizi uyardık. O gün kişi önceden yaptıklarına bakacak ve inkârcı kişi: “Keşke toprak olsaydım!” diyecektir.” (Nebe suresi/ 37-40)
Yalancılar şunu bilmeli ki yalanla ancak bu dünyada dümen çevirebilir, insanları aldatabilirsiniz. Ama yüce Allah’ı asla aldatamazsınız!
Her şeye rağmen, hayatını doğruluk üzere bina eden, etrafına doğruluğu tavsiye edenler mevcuttur.
Makalemizi bilge insan, doğruluğun simgesi ve adresi, Prof. Dr. Haydar Baş’ın şu eşsiz ifadesiyle bitirelim:
“Hakk’a koşun, Hakk’la olun, haklı ile olun, haklı olun. Hepiniz Hakk’a emanet olun”
Uğur Kepekçi