Gelişen teknoloji, bilgi çağı, medyanın gücü; bir yandan insanların hizmetine sunulurken, bir yandan da insanların aldatılmasında kullanılmaktadır. Bu yollarla insanların aldatılmasına algı yönetimi denilmektedir.
Ahir zamandaki Deccal fitnesinden biri de bu olsa gerek. Sureti haktan görünüp insanları aldatmak için her yola başvurulmaktadır.
Sosyal hayatta o kadar dengesizlikler cereyan ediyor ki anlayabilen varsa beri gelsin.
Seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte vatandaş algı yönetimiyle her gün farklı bir gündemle meşgul edilmektedir. İktidar sahipleri hemen her gün sözde yeni müjdelerle, algıyla; insanları farklı düşünmeye sevk etmektedirler.
Asgari ücret zamları, maaş zamları, emekli maaşları, EYT meselesi, kıdem tazminatı, konut projeleri, yeni bulunduğu iddia edilen doğalgaz rezervleri; derken gündemin yoğunluğunda adeta halkımız algı yönetimiyle boğulma noktasına gelmiştir.
Yandaş medya, algı yöntemiyle bu yoğun gündemi, misliyle katlayarak gece gündüz zihinlere pompalamaya devam ediyor.
Çarşıya pazara çıkınca, piyasa şartlarını görünce, hasta olup da bir sağlık kurumuna gitmek zorunda kalınca; aklımızla alay edildiğini anlıyoruz.
İktidar sahipleri, maaşlara zam yapmakla övünedursun, daha zamlı maaşlar ele geçmeden, alım gücünün çok daha gerilere gittiğine, maaşların eridiğine şahit olmaktayız.
Daha zam haberleri duyulur duyulmaz; çarşı-pazar ve marketler, kendilerini korumak adına fiyatları, kat kat artırarak değiştirdiler.
Şu anda resmi makamların dillendirmediği ancak vatandaşın kendisinin şahit olduğu piyasa şartlarının, hayat pahalılığının, denetlenmesinin; önüne geçilmesinin imkânsız hâle geldiğini görüyoruz.
Ev ve işyeri kiralarının fiyat artışlarına ya da konut alımına güç yetirilmesi imkânsız bir hâl almıştır.
Esnaftan bir mal talebinde bulunduğunuzda, eline telefonu alıp ya da internet sitesine girip birkaç görüşme yaptıktan sonra malın fiyatını verdiğini görüyoruz. Sorduğumuzda verdiği cevap; “size sattıktan sonra yerine koyabileceğim fiyatı da hesap etmek zorundayım. Çünkü bu şekilde yapmazsam iflas ederim.”
Esnaf ve üretici kendini korumak adına aldığı bu tedbirler neticesinde, sabit geliri olan ya da işsiz güçsüz olan yoksul vatandaşların, insan onuruna yaraşır bir hayat yaşaması gittikçe zorlaşmaktadır.
İktidar sahipleri ne yaparlarsa yapsınlar. Algı yönetiminin oynandığı tiyatro sahnesi, eninde sonunda yıkılacaktır. Ancak bu sistem içerisinde gerek iktidarın, gerek mevcut muhalefetin, sorunları çözmesinin imkânsızlığı da görünmektedir.
Türk milleti sorunlar içerisinde boğulmaktan, algı yönetimiyle aldatılmaktan kurtulmak istiyorsa, eskimiş siyasetten ve çökmüş bu sistemden vazgeçmek zorundadır.
Halkımızın, Av. Hüseyin Baş‘ın liderliğini yaptığı Bağımsız Türkiye Partisi‘nin projesi olan; Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın ortaya koyduğu, Milli Ekonomi Modeli‘ne yönelmekten başka çaresi yoktur.