Ancak fasık olanlar şaşırır

Kur’an’da geçen bazı terimleri anlamaktan yoksun bazı kimseler Allah’ın muradını da anlamaktan mahrum kalmaktadırlar. Kur’an öyle her önüne gelenin kendi bilgisine göre kendi anlayışına göre anlaşılan bir kitap olmadığı için mutlaka Peygamber ya da Peygamber varisi insanı kamillerin rehberliğine ihtiyaç vardır. Bu konuda bir örnek paylaşarak fayda sağlamaya çalışalım:

Bakara suresi 26-27 de geçen Allah’ın sivrisineği örnek vermesiyle, bazılarının imanının arttığı bazılarının da sapıklığa düştüğünü bildiren ayetlere Abdulkadir Geylani Hazretlerinin verdiği açıklama şahsen beni aydınlattı. Bizde bu bilgileri dostlarla paylaşalım dedik:

Önce ayet mealiyle başlayalım:

Bakara 26. “Şüphesiz Allah (hakkı açıklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varlığı misal getirmekten çekinmez. İman etmişlere gelince, onlar böyle misallerin Rablerinden gelen hak ve gerçek olduğunu bilirler. Kâfir olanlara gelince: Allah böyle misal vermekle ne murat eder? derler. Allah onunla birçok kimseyi saptırır, birçoklarını da doğru yola yöneltir. Verdiği misallerle Allah ancak fasıkları saptırır.”

Bakara 27. “Onlar öyle (fasıklar) ki, kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler. Allah’ın ziyaret edilip hal ve hatırının sorulmasını istediği kimseleri ziyaretten vazgeçerler ve yeryüzünde fitne ve fesat çıkarırlar. İşte onlar gerçekten zarara uğrayanlardır”

Şimdi de Allah’ın neden ve kimlerin sapıtmasına müsaade ettiğini Geylani Tefsirinden aktaralım:

“Onlar, söz verip bağlandıktan sonra Allah’a verdikleri ahdi bozarlar. Cenâb-ı Hakk’ın “Elestü birabbiküm: Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” hitabına “Evet” diye karşılık vermeleriyle sağlamlaşan, (bak: A’râf Sâresi, âyet 172) onun ezeli olan zatı ve ebedi olan sıfatlarından oluşan kendilerine uzatılmış ipi koparırlar. Bozulmaması gereken sağlam ahitlerini kopardıktan sonra, korkmazlar ve o ipi bağlamaya da çalışmazlar. Aksine, Allah’ın bağlanmasını emrettiği şeyi keserler. Allah-u Teâlâ’nın indirdiği kitabında emrettiği şeylere sarılmaktan, bağlanmaktan yüz çevirirler. Ve ahitlerini bozmakla, kendilerine ait olan bağlantıyı koparmakla kalmazlar, bunlarla iktifa etmezler, üstüne üstük bir de yeryüzünde fesat çıkarırlar. İnançları zayıf insanları ifsat edip, enbiya ve evliyaya karşı düşmanlık ve ariflere ve eminlere buğz etmek suretiyle yeryüzünde türlü türlü bozgunculuk çıkarırlar. Kısaca, Hak’tan uzaklaşmış ve tevhit yolundan sapmış olanlar ziyana uğramışların ta kendileridir. Kendisinden daha büyük bir zarar ve iflâsın olmadığı hüsrân-ı külli bunların başına gelmiştir. (Geylani Tefsirinden)

Bu bilgiler ışığında anlıyoruz ki Bakara 26 da geçen “Verdiği misallerle Allah ancak fasıkları saptırır.” ayetinde, sapıtmasına müsaade edilenler; niyet ve davranışlarıyla Allah’la bağlarını koparmaya teşebbüs eden günahkârlardır.

Anlaşılan odur ki; yüce Allah kulunun alışkanlık haline getirdikleri günah sebebiyle onların sapıtmasına müsaade etmiştir. Demek ki sapıklığına karar verilenlerin bunu niyet ve amelleriyle hak ettiklerini anlıyoruz.

Bu akıbetten korunmak için bir an önce günah işlemeyi alışkanlık haline getirmek olan fasıklıktan kurtularak Allah’ın Mümin kulları arasına girmeliyiz.

Önerilen Makale

Ufkun ötesini görebilmek

Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1930 senesindeki bir konuşmasında “Yolunda yürüyen bir yolcunun, yalnız ufku görmesi …