Dünyada bizden başka bir millet var mıdır?
Tabiiyetini kimliğini, ikrar etmekten men edilmeye çalışılan!..
Siyasal İslam’ın kol gezdiği; güzel ahlak ve Ehl-i Beyt inancının sinsi planlarla yok edilmeye çalışıldığı, dindar görünümlü iktidar sahiplerinin gayretleriyle her sabah çocuklarımızın derse başlamadan okuduğu andımız artık okunmayacak.
Gayet samimi niyetlerle Andımızla “Milli Şuur” aşısı vurulmaya çalışılan evlatlarımız, maalesef bu nimetten mahrum bırakıldı.
Andımız, AKP iktidarının gayretleriyle daha önce okullarda okunması yasaklanmıştı. Danıştay 8. Dairesi’nin Andımızın okutulması yönündeki kararı, Millî Eğitim Bakanlığı’nın temyiz etmesinin ardından Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından iptal edilmiş oldu.
Böylece Andımız tekrar gündem oldu. İktidar sahipleri mutlu ve suskun, küçük ortaklar sözüm ona kızgın ama tepkisiz. Milletimiz de her zamanki gibi güzel bir tiyatro seyrediyor.
Andımız tekrar gündem olunca, Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın iddia ve ispat konusundaki tespiti geldi akıma:
“İman iddiadır, ibadetler ispattır. Bir davada şahitler aranır, şahit olmazsa o dava kazanılamaz.”
Bu örnek, her iddia sahibinden iddiasını ispat edici davranış beklendiğini izah eder.
Sormazlar mı iktidar destekçisi milli düşünce sahibi olanlara?
“Ne mutlu Türküm diyene” sözü kime battı, kime çattı.
Hani “ya sev ya terk et” diyenler.
Hani “Türklük gurur ve şuuru” sözünü sürmanşet edenler!..
Hem itiraz edip hem de yanlışa destek verenlere ne denir bilmiyorum?
Kimseye bir söz diyecek konumda değiliz(!)
“Padişahım çok yaşa” demekten başka(!)
Yaptığımız iş sadece vicdanlara seslenmek ve tavrımızı haykırmaktır.
Bizim için Andımız, andımızdır !..
Geleceğe umutla bakmak, ideal Türk gencini yetiştirmek, ancak Türk üst kimliğinin ne anlama geldiğini anlamak ve bu fikriyata ram olmakla mümkündür.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözü ırki bir söylem değildir.
İktidar sahipleri ne yaparlarsa yapsınlar, Andımızı gönlümüzden söküp atamazlar.
Dün gelenler bugün gider, bugün konanlar yarın göçer. Kimse bu dünyaya direk kalacak değildir.
Ömürler sınırlı olduğu gibi iktidarlar da sınırlıdır. Yıllarca iktidar olanları, hüküm sürenleri, bundan önce de gördük, ama şimdi onlar yoktur.
Sorumlulara hatırlatmak isteriz ki:
Türk milletine ve Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz ruhuna rağmen, inandığımız değerlerin yok edilmesine, bu uğurda can veren şehitlerin ruhu müsaade etmez.
Yarın gelecek nesillerin hakkınızda kötü düşünmesini istemiyorsanız çekin elinizi Andımızın, Türk kimliğimizin üstünden.
Sizi bilmem ama bizim Andımız, andımızdır. Bu biline!..
Değerli dostlarım, yazımızı yazarken ben andımızı gururla yazdım. Sizlerde gururla okursunuz inşallah:
Andımız:
Türk’üm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem: Küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türk’üm diyene!”