Kurtuluş mücadelesi yıllarından itibaren İngiliz ve Yunan ajanlarının sinsi gayretleriyle dini bütün, imanı sağlam Gazi Mustafa Kemal Atatürk, dine ve dindara düşman gibi gösterilmiştir. Hâlbuki Atatürk’ün hayatı cephelerde işgalcilere ve yerli işbirlikçi hainlere karşı cihat ederek geçmiştir.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın Hoş Geldin Atatürk eserinden anlıyoruz ki O her işinde Allah’a dua edip yardım istermiş. Eserden bu konu hakkında bilgiler aktaralım müsaadenizle:
Atatürk 7 Ağustos 1919’da Erzurum Kongresi’ni kapatırken şu duayı etmiştir:
“Bu birleştirici kurtuluş toplantımız sona ererken, istekleri gerçekleştiren Allah Hazretlerinden doğru yolu göstermesini ve şanlı Peygamberimizin ruhunun bütün üstünlüklerden, bereketinden bağışlanması dileğiyle vatan ve milletimize ve devletimize sonsuz mutlu gelecekler dilerim.”
Hacı Bayram Türbesinde edilen dualardan sonra, TBMM’nin açılışında da dualar edilir ve Mustafa Kemal ilk hükûmetin kuruluşunu müteakip yaptığı konuşmada; “Cenab-ı Hakk’ın avnü inayeti bizimledir” diyerek ihlâsını göstermiş olur.
Büyük Taarruz Zaferi kazanıldıktan sonra da Eylül 1922 de, Büyük Asil Türk Milleti hitabıyla başlayan tamiminde;
“TBMM ordularının şecaati, sürati, tevfikat-i Sübhaniyeye vesile-i tecelli oldu… Milletimizin istikbali emindir ve nusret-i mevudiyyeyi ordularımızın istihsal etmesi muhakkaktır’ şeklindeki sözleriyle salabet-i imaniyesini ifade etmiş oldu.”
Atatürk duanın gücüne her zaman inanmıştır. Bunu çocuklara da tavsiye eder. Mustafa Kemal, Konya Yetimler Yurdu ziyaretinde, çocuklarla birlikte yemek yemiş, her birinin tabağından birer kaşık pilav alarak, saçlarını ve omuzlarını okşayarak yetim yavruları sevindirmiş ve onların gönlünü kazanmıştır. Çocuklar yataklarına giderken Mustafa Kemal onlara, ‘Çocuklarım, her gece dua edin’ demiştir.
Birkaç gün sonra çocuklar Mevlâna Türbesi’ni ziyarete götürülmüşlerdir. Bu sırada çocukların Mustafa Kemal Atatürk için dua ettikleri gözlenmiştir.
Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı sonlarına doğru bir gün yine bu yurda gelip, çocuklara, ‘Dualarınız kabul oldu çocuklarım, vatanımız kurtuluyor” demiştir.
Atatürk 1923 ‘te, Kütahya’da öğretmenlerle bir araya geldiğinde, “Cenab-ı Hakk’a binlerce hamd-ü sena olsun ki, düşman karşısındaki aziz ordular için sarf ettiğimiz bütün emekler mes’ud semeratını verdi” seklinde konuşmuştur.
Yine 1923 senesinde Afyonkarahisar ziyaretinde: “Elhamdülillah bugün cümlenizi çok şen, çok şatır, çok sevinçli görüyorum. Sizi böyle görmekle ben de sizinle bahtiyarım, mes’udum. Bütün o elemli, karanlık günlerden sonra elhamdülillah, işte size şetaret, saadet bahşeden güneşli günlere erdiniz. Bizi bu günlere mazhar eden Cenab-ı Hakk’ın sizlerden bundan sonra beklediği noktayı da tabii iyi biliyorsunuz” demiştir.
1 Eylül 1922 de zafer sonrasında millete yayınlanan beyannamede şöyle der:
“Büyük ve asil Türk milleti!
Batı cephesinde 26 Ağustos 1922’den beri başlayan taarruz harekâtımız, Afyonkarahisar-Altınbaş-Dumlupınar arasında büyük bir meydan muharebesi halinde beş gün beş gece devam etti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularının kahramanlığı, şiddeti, sürati, tevfikat-i Sübhaniyeye (Allah’ın yardımlarına) tecelli vesilesi oldu.” (Prof. Dr. Haydar Baş / Hoş Geldin Atatürk / Sayfa 777-780)