Atatürk anlaşılmadan gerçekleri anlayamazsınız

Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilelebet payidar kalabilmesi için mücadele sadece bayram kutlamalarıyla sınırlı kalmamalıdır.

Cumhuriyetin kuruluş felsefesi, milletimiz ve devletimiz için ne kadar önem arz ettiği; bir eğitim seferberliği başlatılarak milletimize izah edilmelidir. Şu anki eğitim sistemi, bu ihtiyaca cevap verebilecek konumdan çok uzaktır. Aslında cumhuriyete sahip çıkmak, bir zorunluluktur, ulusal güvenlik sonudur.

Zaten bunu çok iyi bilen güç odakları, cumhuriyetin kurucusu ile milletin arasını sürekli açık tutmuş, çeşitli oyunlarla geçmişte de bayağı başarı elde etmişlerdir.

Atatürk gerçeği ve cumhuriyet hakkındaki mücadele, halkın ve Atatürk’ü sevenlerin çabasıyla elbette bir yere kadar başarılı olur ancak; devlet eliyle bu iş daha kolay ve daha kısa zamanda gerçekleşebilir. İlk iş olarak okullardaki ders kitaplarının yeniden düzenlenmesi lazımdır.

Devleti idare edenler, bunu bir lütuf olarak değil; hakkı sahibine teslim etmek için yerine getirmelidir. Bu davranış sayesinde; hakkı gasp edilen, iftiraya kurban edilen, her yönden Ona minnet borcumuz olan Atatürk’ün hak gaspı da ortadan kalkmış olacaktır.

Öncelikle devleti idare etme makamında olanların, Atatürk hakkında bildiklerini, bilmediklerini; gizledikleri niyetlerini açıkça meydana koyup, inandırıcı olmaları lazımdır.

Bayram kutlamaları olsun, Atatürk ile alakalı olayların yıl dönümlerinde olsun, siyasi otorite kendini ele vermektedir. Mesela, Onun adını anmamak için laf oyunlarına girilmekte, ayrılık tohumları ekilmekte; gizli bir itiraz sergilemektedirler. Biz bunu anlayabiliyoruz da normal vatandaşın bu tavrı değerlendirebilmesi imkânsızdır.

Siyasi otorite genelde söylemek istediklerini trollerine söyletmeyi tercih ettiği, gerçek niyetini rahatlıkla gizlenebildiği için yara iyileşmiyor. Engellemeler, karartmalar, çarpıtmalar sayesinde; gerçekler meydana çıkmıyor…

Diyanet, ısrarla Atatürk’ün adını ağzına almıyor; hutbelerde, vaazlarda Onu ilgilendiren zaferlerde bile rahmetle yâd etmiyor.

Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı bekleniyor anlaşılan(!)  Sayın Diyanet İşleri Başkanımız, Sayın Erdoğan’ın, “sigara haramdır” dediği gibi “Atatürk dindardır, Ona hakaret etmek, Onu gizlemek, Onu incitmek ayıptır, günahtır. O olmasaydı biz olmazdık” demesini bekliyor galiba…

Siyasi otoriteye bir hatırlatma yapalım: Atatürk’ün kurtuluş mücadelesi, takındığı tavırlar, özellikle dindarlığı konusu açığa çıkarılmaz ise cumhuriyet savunmasız kalır, cumhuriyet tehlikeye düşer. Cumhuriyet tehlikeye düşerse, herkes tehlikeye düşer.

Zaten Cumhuriyet olmasaydı, siz de olamazdınız…

Bırakın Atatürk’le, cumhuriyetle uğraşmayı. Onu anlamaya, tanımaya çalışın.  Çünkü Atatürk anlaşılmadan, hakikati anlayamazsınız.

Atatürk doğrudur, “Doğru duvar yıkılmaz”

Atatürk’le boşuna savaşmayın. İmam Ali Efendimizin dediği gibi; “Doğru ile savaşan yenilir”

Bu konuda da sizin önünüzü açacak insan Prof. Dr. Haydar Baş’tır. Kaleme aldığı “Hoş geldin Atatürk” eseri, Atatürk hakikatine ulaşmak için size uzatılan bil eldir. Atatürk hakikatine açılan bir kapıdır. Uzatılan eli tutun, açılan kapıdan girin; karşınızda gerçek Atatürk’ü bulacaksınız.

Uğur Kepekçi

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …