Atatürk sevgisinin önünde kimse duramayacaktır

Şimdi birilerinin aklına “Uğur Kepekçi neden bir haftadır Atatürk’le alakalı makale yazıyor?”  Diye bir soru takılabilir. Makalemizin başında bu soruya iki cevap vererek başlayalım.

Birincisi; dünkü makalemizde “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Aziz Atatürk hakkında ömrümüz boyunca makale yazsak konuşsak Onun vatanımıza, milletimize hayranlığını ve hizmetlerini anlatmaya takatimiz yetmez. Bu sebeple de milletimizin Atatürk’e sürekli minnet duyması gerekiyor.” Demiştik. Minnetim sebebiyle Atatürk hakkında daha çok makale yazıyorum.

İkincisi de 10-16 Kasım Atatürk Haftası olduğu için Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk hakkında bir hafta boyunca Makale yazmam gerektiğine olan inancımdan dolayıdır.

10-16 Kasım tarihleri arasında AKP iktidarlarıyla birlikte yine alışık olduğumuz durumdan başka bir şey olmadı. Sözde birkaç anma ve tiyatro! Hâlbuki Atatürk sevgisi başka bir duygudur, tiyatro falan kabul etmez.

Değerli dostlar 10 Kasım ve Atatürk’ü anma haftası nedir diye internete sorduk. Önümüze “Vikipedi, özgür ansiklopedi” sayfası çıktı. Önce bu bilgiyi paylaşalım:

“10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü, 10 Kasım 1938 günü saat 09.05’te yaşamını yitiren, Türkiye’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk anısına her yıl tutulan ulusal yastır. 10 Kasım gününü kapsayan Atatürk Haftası ise Atatürk’ün yurt genelinde anıldığı, ilke ve devrimlerinin anlatıldığı, radyo ve televizyonda konuşmalarının kendi sesinden yayımlandığı, Atatürk’le ilgili filmlerin gösterildiği; 10-16 Kasım tarihleri arasına karşılık gelen haftaya denir.”

AKP iktidarı Atatürk’ün vefatına rastlayan 10 Kasım’dan 16 Kasım’a gönülden bir anma falan yapmaz asla yas da tutmaz. Çünkü beslendikleri fikir babaları saltanat kafalı sözde tarihçileri; fesliler, cübbelilerdir…

Gelelim konumuza;

İlahiyatçı kimliğimizle bazı cenaze törenlerine mevlit merasimlerine katılmam icap ediyor. Şayet bana mikrofon uzatılıp dua etmem istenirse. Bağışlama yaparken “Sevabını Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Onun babası Ali Rıza Efendinin ve annesi Molla Zübeyde Hanımefendinin de ruhuna bağışladım diyorum.” Katılımcıların yüzünde bir tuhaf şekiller oluşuyor. Gönlünde sevgi besleyenler teşekkürlerini iletirken nefret besleyenlerin tepkisi ile karşılaşıyoruz.

Birkaç imam arkadaşla sohbet ettim. “Onlara neden dualarınızda Atatürk’e dua etmekten çekiniyorsunuz?” Deyince şu cevapları alıyorum. “Biz devlet memuruyuz. İktidarın ve Diyanetin Atatürk’e karşı tavrı meydanda bu sebeple işimizden ekmeğimizden oluruz diye korkuyoruz. Bize bir talimat gelse ‘Atatürk’e dua etmenin hutbelerde sohbetlerde adını anmanın bir sakıncası yoktur.’ Dense neden söylemeyelim biz devletimizin kurucusuna düşman değiliz ki?” dediklerine şahit oluyoruz.

Atalarımız “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner” demişler. Gün gelecek bütün camilerde, hutbelerde, mevlitlerde Aziz Atatürk’ün adı anılacak ona rahmet okunacaktır. Ne yapılırsa yapılsın Atatürk sevgisinin önünde kimse duramayacaktır.

Önerilen Makale

Atatürk’ü anlamak ve Atatürk gibi düşünmek

Gerek ekonomide gerek adalette gerek iç siyasette gerek dış siyasette gerek din-devlet ilişkilerinde yaşanan sorunların …