Denilebilir ki; Mustafa Kemal’in davası İslam’ın ve Müslümanların korunmasıdır.
Bakınız, İngiliz etkisindeki Vehhabiliğin İslam’la olan bağları hakkında henüz Selanik yıllarında neler düşünür:
“Ahmet Fuat Bulca, Mustafa Kemal’in Suriye’den Selanik’e döndüğünde şunları anlatır:
“…Bizlerle sohbetlerinde sık sık Arapların din yapıları ve bize karşı bu faktörü kısıtlı kullandıklarına dair dinledikleri ve gördükleri vardı.
Hususiyetle Suriyelilerin İslamiyet’i telakki ve tatbik tarzlarının hiç bize benzemediği yolunda misaller veriyordu.
İngilizlerin Vehhabiliği bir mezhepten farklı olarak adeta bir din yapısına sahip düşüncelerin esas İslamiyet’le alakasını münakaşaya değer buluyordu.”
İslam dini hakkında tam bilgi sahibi olmayan bir kişi, İngiliz etkisindeki Vehhabiliği gerçek İslam’la karşılaştırabilir mi?
Ya da İslam itikadında samimi olmayan, İslam adına bir soru işareti olan Vehhabilik üzerinde durabilir mi? Cumhuriyetin ilanından sonra da aynı tavrı devam ettirmişti:
“1. Tarih Kongresi, 1930 senesinde Ankara Halkevi’nde toplanmıştı. Muallimlerden biri, ‘Din lüzumlu bir şey midir?’ diye sorar.
Atatürk bu suale gayet sakin bir tavırla hemen cevap verir: “Evet, din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur. Yalnız şurası var ki din, Allah ile kulu arasındaki bağlılıktır. Softa sınıfının din simsarlığına müsaade edilmemelidir.
Dinden maddi menfaat temin edenler menfur kimselerdir. İşte biz bu vaziyete muhalifiz ve buna müsaade etmiyoruz.
Bu gibi din ticareti yapan insanlar saf ve masum halkımızı aldatmışlardır. Bizim ve sizlerin asıl mücadele edeceğimiz ve ettiğimiz bu kimselerdir.” (Prof. Dr. Haydar Baş /Hoş Geldin Atatürk sayfa 547-554)
Bu ve benzeri sözleri ve din ticareti yapan vatan hainlerine karşı takındığı haklı tavır değil midir? Bir kesim de Atatürk hakkında sözüm ona yakınlığıyla bilinen sözde dostlarından bazıları da Onun hakkında asılsız iddialar yayarak Onun manevi şahsiyetine zarar vermiştir. Herkes kendi kabına sığdırmaya çalışarak Atamıza faydadan çok zarar vermişlerdir.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın yazmış olduğu “Hoş Geldin Atatürk” eserindeki belgelerle anlatılan gerçek Atatürk’ü öğrenince sözde dinciler ve sözde Atatürkçüler, bugüne kadar Atatürk’e ve O’nun emanetlerine faydadan çok zarar verdiklerini anlayacaklar.
Dindar Atamıza “dinsiz” diyenlere, “kendilerinin dinle ilişkilerini gözden geçirmelerini” tavsiye ederek “Atatürk’ün dini istismar edenlerle savaşı” analizimizi neticelendiriyoruz.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın kaynak eser olarak sunduğu “Hoş Geldin Atatürk” eserinde, daha fazla hakikatleri öğrenmeniz mümkündür. Kalınız sağlıcakla efendim.