ugur

Gelin Allah diyelim, kalpten pası silelim

Toplumda merkez insan; insanda merkez kalptir. Toplumu düzeltmenin yolu insanı düzeltmekten, insanı düzeltmenin yolu ise kalbi düzeltmekten geçtiğine göre kalp üzerinde ciddiyetle durmak gerekmektedir. Hadisi kutside haber verilen “Yere göğe sığmam mümin kulumun kalbine sığarım” buyruğundan anlaşıldığı üzere; Kalp Allah’ın tecelli ettiği mekân olduğuna göre; kalbin korunması, temizlenmesi, güçlenmesi için gıdaya ihtiyacı vardır. Bu sebeple iman sahibi her insanın bu …

Devamı

Zikrullahın özel ve tasavvufî manası (1)

Bir meselenin iyi anlaşılması için çaba ortaya koymak maksadıyla uzun yazılar yazdığımın farkındayım. Çünkü okunabilir makalenin kısa ve öz olmasının gerektiğini de biliyorum. Ancak yazılarımızı gönül sohbeti tadında ve anlaşılır kılmak için elimizden gelen çabayı sarf etmeğe kalkışınca, ister istemez yazılar çoğu zaman birkaç gün sürmektedir. Aslında her makale kendi içinde anlaşılır bir bütünlük arz ettiği gibi takip eden makaleler …

Devamı

Hz. Mevlâna ve kulluk (2)

Hz. Mevlâna’nın hayıtının gayesinin kulluk olduğu yönünde Prof. Dr. Haydar Hocamızın İslam ve Mevlâna eserinden tespitlerle devam edelim müsaadenizle: Mevlâna, vasiyetinde de kulluk görevlerini hatırlatmakta ve insanları kulluk görevlerini yerine getirmeye davet etmektedir: “A ulu kişi, gücün yettikçe, peygamberlerle erenlerin yolunda çalış, çabala / Birisi inanç yolunda kulluk yolunda yürür de bir soluk olsun ziyan ederse kâfir olayım ben.” Kulluk, …

Devamı

Hz. Mevlâna ve kulluk (1)

Hz. Mevlâna hakkında yaptığımız araştırmaları onun gibi bir aşk sultanı olan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın “İslam ve Mevlâna” eserinden derledik. Yaptığımız araştırma bir yandan Hz. Mevlâna’yı her yönüyle ele alarak hakkındaki yalan yanlış söz ve fikirlere cevap vermeye yönelik oldu. Bir yandan da Hz. Mevlâna gibi bir şahsiyetin gönül dünyasına bir pencere açıp gücümüz nispetinde istifade etmeye çalıştık. Hz. …

Devamı

Hz. Mevlâna ve bazı felsefî akımlar (4)

Hz. Mevlâna’ ya mistik diyenler de bilerek ya da bilmeyerek yanıltma ve saptırmaya alet olmuşlardır. Zira mistisizm 1804 yılında Latince “Mysticus” kelimesiyle Fransız diline girmiş salt iç duyuş, sezgi ve duyguda aşırı giden filozofik bir doktrinin, bir felsefi ekolun adıdır. Mistik kelimesi ise, 1390 yılında “Mustikos” (sırlarla ilgili) anlamına gelen kelimeden türemiş tir. Dinî çevrelerde, ruhanî adam, akıl üstü olaylar, …

Devamı

Hz. Mevlâna ve bazı felsefî akımlar (3)

Hz. Mevlâna’nın hümanizmle ilişkisi olmadığını ortaya koyan bir diğer gerçek de onun, gönül dünyasını üstün tutması gerçeğe ulaşmada kalp gözü gerçeğini esas alması, bu sebeple ilahi aşka insanın gayesi yolunda en büyük burak ya da delil saymasıdır. Bu noktada Mevlâna, aklı faydalı bir nimet kabul edip kullanmakla beraber, onun sınırlı olduğunu ve hakikate ulaşmada yetersiz kaldığını ifade eder. O, aklı, …

Devamı

Hz. Mevlâna ve bazı felsefî akımlar (2)

Şimdi Mevlâna ile irtibatlandırılmak istenen felsefi akımlara geçelim: Bu bölümü İslam ve Mevlâna eserindeki başlık altında aktaralım. “Hz. Mevlâna ve hümanizm” Hz. Mevlana’nın istismar edilmesinin önüne geçmek için hakkındaki iftiralara verilen uzman görüşüne ihtiyaç vardır. Prof. Dr. Haydar Baş bu konuya girerken bir soru ile giriş yapıyor ve cevabını bakınız nasıl veriyor: “Mevlâna, hümanist olabilir mi? Olamaz. Zira, hümanizm güya …

Devamı

Hz. Mevlâna ve bazı felsefî akımlar (1)

Hz. Mevlâna üzerinde bazı felsefi görüşler öne sürerek sözüm ona, Onu sahiplenmiş görüntüsü altında kendi sapık görüşlerini yaymaya çalışan, kötü niyetli kimselerin görüşlerini de çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın “İslam ve Mevlâna” şaheserinden bilgilerle çürütmeye çalışacağız: Tarihin her döneminde milletlere mal olmuş kâmil insanları, onlarla ilgisi olsun ya da olmasın başka milletler, oluşlar, kuruluşlar, akımlar hatta fert ve …

Devamı

Hz. Mevlâna ve zikrullah (4)

Hz. Mevlâna’nın zikrullah hakkındaki tespitlerinin Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın İslam ve Mevlâna eserinden derlediğimiz bilgileri bu makalemizle sona erdireceğiz. İnandıktan sonra, kulluğun reçetesi mesabesinde olan ibadete yönelmek zarurîdir. İbadetin de nihaî durağı veya en kâmil şekli zikirdir. Daha doğrusu; ibadetlerin özü, mayası zikirdir. Resûlullah (sav): “Zikirle Allah arasında perde yoktur.” buyurmaktadır. (Dehlevi) Zikir, lügatte, anmak, hatırlamak, düşünmek, adı geçmek, …

Devamı

Hz. Mevlâna ve zikrullah (3)

Allah’ın isimlerinin anılmasının sır ve tesirlerini anlatan Hz. Mevlâna’nın ne demek istediğini de Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın İslam ve Mevlâna eserinden aktaralım: Lafza-i Celal (Allah ismi şerifi): Mevlâna, Allah ile mutmain olup hayat bulmayı zikrullahta bulmuş tur. Özellikle insan maneviyatında büyük inkılap yapan Yüce Allah’ın isimleridir ki her ismin manasına göre insanda bir tecellisi vardır. Cenab-ı Hakk’ın isimlerinin lafız …

Devamı