Av. Hüseyin Baş Gaziantep’ten seslendi

Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın gerek siyasi gerek diğer konularda yapacağı konuşmaları dört gözle bekler, gündemi onun tespitleriyle okumaya anlamaya çalışırdık. Kendisiyle birlikte yetiştirdiği kadrosunu da peşinde dolaştırır bir yandan ders verir bir yandan da başkalarına ders verdirirdi.

Alışık olduğumuz bu atmosfere gerek hocamızın vefatı gerekse de pandemi nedeniyle hasret kalmıştık.

Pandeminin biraz daha yavaşlaması ve kongre sürecinin hızlanması dolayısıyla alışık olduğumuz o atmosfere tekrar kavuştuk. Muhterem hocamızın madden aramızda olmaması büyük bir eksik olmakla birlikte onun fikirlerini savunan evladı Av. Hüseyin Baş ve hocamızın yetiştirdiği eşsiz kadronun tekrar sahneye çıkmasıyla gündemi yine Bağımsız Türkiye Partisi kadroları belirlemeye başladılar.

Bir önceki yazımızda BTP genel başkan yardımcılarının bir kısmının tespitlerinden kısa notlar aktarmıştık. Bu yazımızda da Genel Başkan Av. Hüseyin Baş’ın gündemle alakalı açıklamalarının bir kısmını paylaşmaya çalışacağız:

“Gaziantep’te ciddi bir Suriyeli problemi olduğunu biliyorum. Daha önceki yaptığım açıklamalarda ‘Dedim ki, ‘Suriyeli mülteci sorununu çözmek istiyorsan Esad ile görüşeceksin, bunun başka yolu yok…’  Baktım bazı yayın kuruluşları kudurmuş. Olabilir, kudurabilirler. Merhum genel başkanımız Prof. Dr. Haydar Baş da Suriye meselesi ilk çıktığında, ‘Esad senin bir tavuğuna kışt mı dedi, ne oldu da bu Suriye hükümeti bir anda kötü oldu?’ diye sormuştu. Ne oldu da buradaki insanlar özgürlük savaşçısına döndü? Ama sen Avrupa’da bir ülke terör örgütü PKK’ya özgürlük savaşçısı deyince haklı olarak tepki gösteriyorsun. Oradaki niye isyancı olmuyor da özgürlük savaşçısı oluyor.”

“Eskiden tüp kuyrukları olduğunu söylüyorlar. Kardeşim senin cebinde paran vardı, tüp için kuyruğa girebiliyordun. Şimdi kuyruğa girecek paramız yok. Devlet benim ama vatandaşa para veremeyiz. Böyle şey olur mu? 3-5 tane müteahhidin yediği milyarlarca lira sizin hakkınız, 3-5 tane marketin yediği milyarlarca dolar sizin hakkınız, 3-5 tane bakanın şurada burada hesaplarından çıkan milyarlarca dolar sizin hakkınız. Bu hakka sahip çıkacaksınız yahu, bu kadar basit. Bu ülkede yoksulluk sınırı 9 bin 980 lira ise asgari geçim ücreti kaç paradır siz söyleyin? Minimum 10 bin liradır. Ondan sonra bana, ‘hayalperest’ diyorlar. Boşuna demiyoruz ‘var bir hayalimiz’ diye. Biz hayallerimizi gerçekleştirebilecek kabiliyete sahip hayalperestiz. Öyle hayal kurup, gece uyuyup uyanıp kendi hayatımızı yaşamaya devam etmeyiz. Bir hayalimiz varsa o hayalimizi gerçekleştiririz. Gerekirse onun peşinde canımızı veririz. Çünkü Atatürk bunu yaptı, çünkü benim babam Haydar Baş bunu yaptı, çünkü Hacı Bektaş bunu yaptı, çünkü bu Anadolu’nun mimarı Alparslan bunu yaptı, İmam Ali bunu yaptı, biz de bugün bunu yaparız. O yüzden hiç merak etmeyiniz, asgari geçim koşullarınız 10 bin lira olacak.”

“Ablalarım her biriniz ev hanımı maaşı alacaksınız. Ben bunu sizin oyunuzu almak için değil ekonomiyi canlandırmak için söylüyorum. Eve temizlikçi bir kadın çağırdığınız zaman para veriyor muyuz, veriyoruz. Peki, bu parayı her gün bu işi yapan benim eşim niye almıyor, annem niye almıyor. Onlara niye para vermiyoruz. Ev hanımının ekonomiye katkısının borcunu bu devlet ödeyemez. O yüzden Haydar hoca, ‘Bunların böyle bir hakkı var’ dedi. Sabahtan akşama evinizde hizmet ediyorsunuz, o zaman bu hakkınız var. Çıkın bu hakkı isteyin. Size bu hakkı veren başka bir siyasi parti varsa gidin ona oy verin ama başka hiç kimse yoksa birlikte yürüyeceğiz.”

Önerilen Makale

Atatürk’ün mersiye yazdığını duydunuz mu?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Aziz Atatürk hakkında ömrümüz boyunca makale yazsak konuşsak Onun vatanımıza, milletimize …