Ayette geçen, peygambere salavat mı destek mi? -I

“Peygambere salavat okumak ve destek olmak” makalemizle, Ahzap suresi 56. Ayette geçen emrin, salavat okumak mı yoksa destek vermek mi olduğu hakkında araştırmalarımızı sizlerle paylaşmaya devam edelim.

Bu konuda meşhur tefsir âlimlerinin görüşünü paylaşarak, meselenin aydınlığa çıkmasına katkı sağlayarak bazılarının yanılgısına dikkat çekmek istedik.

Müslümanlar bencillik ve cahilliği kendilerine şiar edindiğinden, her önüne gelen “bence” diyerek ilim ve irfanlarının acizliğine rağmen; Allah’ın ayetlerine kendileri anlam vermeye çalışınca, Allah’a(c.c.) iftira konumuna düştüklerinin bile farkında değiller.

Biz âlim değiliz, hele de Kuran-ı Kerimi kendi başımıza anlamakta çok aciz haldeyiz. Ancak doğru tespitte bulunduğuna inandığımız müfessirlerin, mütefekkirlerin görüşünü bilir, ona göre amel etmeye çalışırız.

Peygambere salavat hakkında nazil olan Ahzap suresi 56 Ayet-i Kerime hakkında Elmalılı Hamdi Yazır Hazretleri tefsirinde şunları beyan ediyor:

“Çünkü Allah ve melekleri Peygamberi hep salat eder dururlar. Allah Teâlâ rahmet ve nimet vermesi ile melekler istiğfarları ile ve hizmetleriyle Peygambere daima ikram etmektedirler.

Bu sayede yukarda “Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, üzerinize melekleriyle beraber rahmetini gönderen Allah’tır.” (Ahzab, 33/43) buyurulduğu üzere müminlere ilâhî feyz inmektedir. “Ey iman edenler! Sizler ona salat ve selam getirin, selamlayarak teslim olun.” Gibi dualarla onun üzerine Allah’ın salavatını, rahmetini ve bereketlerini niyaz edin. Ve selam vererek ona hürmet edin. Ve bir manaya göre, hiç incitmeyerek teslim olun, boyun eğin. Bu Ayet gösterir ki Peygamber’e salavat getirmek farzdır. Ancak tekrarına değinilmemiştir. Sahih olan budur ki, ismi zikrolundukça vacip olur. Bu hususta birçok hadisler rivayet olunmuştur. Bu cümleden olmak üzere Resulullah (s.a.v.) buyurmuştur ki:

“Yanında adım zikrolunup da bana salavat getirmeyen kimsenin burnu sürtülsün.” Yine buyurmuştur ki: “Allah Teâlâ benim için iki melek görevlendirmiştir. Ben bir Müslümanın yanında anıldım da bana salavat getirdi mi, mutlaka o iki melek ona ‘Allah seni bağışlasın’ derler. Allah Teâlâ ve diğer melekleri de o iki meleğe cevap olarak ‘Amin’ derler. Bir Müslümanın yanında adım zikrolunduğunda da bana salavat getirmedi mi, mutlaka o iki melek: ‘Allah seni bağışlamasın’ derler. Yüce Allah ve öteki melekleri de o iki meleğe cevaben ‘Amin’ derler.” Bazıları Resulullah’ın adı tekrar tekrar anılsa bile bir mecliste bir kez vacip olur demişlerdir. Nitekim Secde ayetinde de böyledir. Bunun gibi her duanın başında ve sonunda da vaciptir. Namazda diye salavat okumak biz Hanefilerce vaciplerden değil, sünnettir. İbrahim Nehai’den rivayet edilmiştir: “Sahabeler, teşehhüddeki ile yetinebilirlerdi” demiştir. Fakat Şafiî Hazretleri: “Namazın caizliği için salavat şarttır, vaciptir demiştir. Sahabeler: “Ya Resulullah selam vermeyi biliyoruz. Fakat ‘salat’ı nasıl getireceğiz?” demişler. O zaman namazda okunan salavat duası Müslümanlara öğretilmiştir.” (Elmalılı Hamdi Yazır/ Tefisir) (devam edecek)

Uğur Kepekçi

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …