Babasının İmam Hüseyin’e (a.s.) vasiyeti -3-

Ey oğlum!  Günahkârı ümitsiz etme. Nice günaha tutulan kimse vardır ki (yıllarca günahtan sonra) akıbeti hayırla sonuçlanmıştır.  Nice ibadete koyulan kimse de vardır ki, ömrünün sonunda bozgunculuk yaparak cehenneme varmıştır.  Cehennem ateşinden Allah’a sığınırım. 

Ey oğlum! Nice isyan eden kimse vardır ki, kurtuluşa ermiş ve nice amel eden kimse vardır ki, helak olmuştur.  Doğruluğu, dürüstlüğü isteyen ve ona yönelen kimseye zorluklar ve sıkıntılar kolay gelir. Nefsin kemâle ve hidayete ermesi, ona karşı muhalefet etmektedir. Her geçen saat insanın ömrünü kısaltır. 

Ey oğlum!  Kulların hakkına tecavüz etmek, kıyamet için ne kötü bir azıktır.  Her yudum suda boğulma ve lokmada ise tıkanma tehlikesi vardır.  Bir nimet elden çıkmadıkça, başka bir nimete erişilmez. Rahat meşakkate, fakirlik nimete, ölüm hayata ve hastalık da sıhhate ne kadar da yakındır. 

Ameli, ilmi, sevgisi, buğzu, alması, vazgeçmesi, konuşması, susması, fiili ve sözü (yani bütün önemli işleri) Allah için hâlis olan kimseye ne mutlu! 

İlmi ile amel edip çalışan, ölümün ansızın gelmesinden korkup hazırlıklı olan, istediklerinde halka nasihat eden, aksi takdirde susan, sözü doğru olan ve susması cevap veremediğinden olmayan âlime ne mutlu!  Mahrumiyete, kimsesiz kalmaya, isyan etmeye duçar olan ve başkalarına hoş görmediği şeyi kendisine hoş gören ve yaptığı işi başkalarına ayıp bilen kimseye de yazıklar olsun!

Oğulcağızım!  Bil ki, yumuşak sözlü olan kimse muhakkak sevilir. Allah-u Teala seni hidayette muvaffak eylesin ve kendi kudreti ile seni itaat ehlinden kılsın.  Çünkü O’dur bağışlayan ve Kerim olan. ” (Prof. Dr. Haydar Baş / İmam Hüseyin (a.s.) / Sayfa 147-150)

Değerli okurlarım, sevilmeye layık olan Ehl-i Beyt fertlerinin görüşleri gerçekten de ilahi ölçüler, hayat ölçüleri, dünyanın ve ahiretin sigortası hükmündedir.

Aktardığımız vasiyetin ne anlama geldiğini anlamak demek; hayatın, ölümün ve sonsuzluğun sırlarına ulaşmak demektir.

Yıllarca, Emevi anlayışıyla, sapık görüşlerle, ilmin şehrine giriş kapısı olan İmam Ali (a.s.) unutturulmak suretiyle, Yüce Allah’ın emir ve yasaklarını idrakten, hikmet ve sırlarına ulaşmaktan mahrum bir hayat sundular. Bu kargaşa ve karanlıklarda yolumuzu bulmak gerçekten de zordu.  

Bu sebeple Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın çağdaşı gönüldaşı olmakla kendimizi ne kadar şanslı kabul etsek azdır.

Vakit geç değil! Can bedenden çıkmadan hidayet ve tevbe kapısı açıktır. Yapacağınız iş bellidir. Ehl-i Beyt-i sevmek, hürmet etmek, dostunu dost, düşmanını düşman kabul etmek, yollarının yolcusu olmaktır.

Bunun da yolunu Prof. Dr. Haydar Baş hocamız “Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt” olarak tanımlamış, kıyamete kadar yetecek eserler ortaya koyarak yolumuzu aydınlatmıştır.

Gayret bizden, tercih sizden, hidayet Allah’tandır.

Uğur Kepekçi

Önerilen Makale

Atatürk, Allah’a dua ederek yardım isterdi

Kurtuluş mücadelesi yıllarından itibaren İngiliz ve Yunan ajanlarının sinsi gayretleriyle dini bütün, imanı sağlam Gazi …