Batılın kırılma noktası İmam Hüseyin’in kıyamıdır

Muharrem ayı, Kerbela, İmam Hüseyin’in kıyamı ve Ehl-i Beyt hakkında görüşlerimizi ortaya koymak adına günlerce süren makaleler yazmaya gayret ettik.

Niyazımız odur ki; Rabbimizin rızasına ermek, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.a.) ve onun pâk Ehl-i Beyt’inin şefaatine erişmek, onlarla Cennet ve Cemâlullah da haşrolmaktır.

Kerbela’da İmam Hüseyin’in ortaya koyduğu kıyam, öncesiyle sonrasıyla bir okul hükmündedir. Bu okulda her an bir ders okutulmalı, anlaşılmalı ve anlatılmalıdır.

Ahir zamanda gittikçe dünyevileşen, kendini kaybeden insanlık ve özellikle İslam âlemi kutlu bir dirilişe kavuşmak ve huzur bulmak istiyorsa İmam Hüseyin’in kıyamından ders almalıdır.

İmam Hüseyin döneminde; Allah’ın lanetli kulu Yezit tarafında İslam’ın hükümleri değiştirilmekte, haramlar helal, helaller haram olarak keyfi değişimlere tabi tutulmaktaydı.

İnsanoğlunun fıtratında var olan kolayı ve rahatlığı tercih sebebiyle bidatler o kadar artmış, haktan sapışlar o kadar çoğalmıştı ki nerdeyse Hz. Muhammed’in (s.a.a.) bıraktığı tevhit ve birlik, yerini parçalanma ve yok olmaya bırakmıştı.

Müslümanların birliğini temin etmek için canı pahasına bir kıyamı İmam Hüseyin’den başka birinin ortaya koyması mümkün görünmemekteydi. Ve O kendine yakışan imani duruşu sergiledi.  Bu duruş ve ortaya konan kıyam, küfrün ve batılın kırılma noktasıdır.

Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız, kaleme aldığı Ehl-i Beyt külliyatıyla ve özellikle de İmam Hüseyin ile alakalı eserinde, İmam Hüseyin’in kıyamını ve verilmek istenen mesajları enine boyuna tahlil etmiş, Müslümanlara yol göstermiştir.

İmam Hüseyin eserinde, İmam Hüseyin’in kıyamının, Müslümanları tevhidin merkezi Ehl-i Beyt çatısı altında birleştirmek maksadını güttüğü yolunda tespiti çok önemlidir.

Eserden ilgili bölümü aktaralım:

İmam Hüseyin (a.s.) için kanını bilerek akıttı şeklinde görüşte bulunanlar vardır. Ancak bir düşünün; eğer İmam Hüseyin (a.s.) sessiz kalmaya devam etse ve eceli ile ölseydi bugüne kadar devam eden etkiyi sağlayabilir miydi? Asla.

Onun kanı en kıymetli zamanda, en kutsal iş için akmıştır. İmam Hüseyin’in canı pahasına duruşu, küfre, bâtıla ve zulme karşı, Resulullah’ın istikametinde hakkı temsil etme duruşudur. Gerçek mü’minlerin ve elbette ki Ehl-i Beyt imamlarının vazifesi, Kur’an ve Sünnet çizgisini diğer nesillere aktarmaktır. İmam Hüseyin (a.s.) için bunun tek yolu ölüme gitmekti ve bunu başarı ile yaptı.

Gelinen noktada, ümmetin farklı bir şekilde içinde bulunduğu ters yoldan dönmesi mümkün değildi. Ancak ailesi ile kanını feda etmesi, ümmetin ayıkmasına sebep olmuştur. Zaten şehadetinden sonra yaşananlar, bunu gösterecektir.

Kerbela faciasının yaşandığı gün anlatılırken görülecektir ki, o gün İmam Hüseyin (a.s.)’ın Ehl-i Beyt’ inden herkes, ‘Önce ben kendimi Hüseyin (a.s.) için feda edeyim’ diyecektir.” (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin, Ekim 2010, 2. baskı, sayfa 473-474)

İmam Hüseyin’in kıyamı ile batılı ortadan kaldırarak tevhidin merkezindeki birliği sağlamak için yaktığı meşale, kıyamete kadar yanacak, samimi mü’minlerin yolunu aydınlatacaktır. Ehl-i Beyt yolunda birlik olanlara ve özellikle İmam Hüseyin’e selam olsun.

Önerilen Makale

Atatürk, Allah’a dua ederek yardım isterdi

Kurtuluş mücadelesi yıllarından itibaren İngiliz ve Yunan ajanlarının sinsi gayretleriyle dini bütün, imanı sağlam Gazi …