Şaban ayının 15. Gecesi olan gece Berat Gecesidir. Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.v.) Efendimizin hürmetine bizlere verilmiş çok özel bir gece olan, “Berat” temize çıkmak manasına gelir.
Madem bizlere suçlarımızdan, günah ve kötülüklerimizden kurtulmak, temizlenmek için bir fırsat tanınmıştır; o halde bu gecede ona göre davranmak faydamıza olacaktır.
Tövbe eden kulları için Yüce Allah’ın af ve merhamet kapısı her zaman açıktır ancak mübarek gün ve gecelerde Rabbimiz biz kullarına bazı özel aflar ve mükâfatlar vermeyi murat etmiştir.
Berat gecesini idrak eden herkes, Yüce Allah’ın (c.c.); “Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir” (Zümer, 39/53) müjdesinin farkına varmalıdırlar.
Bir hadis-i şeriflerinde Resulullah (s.a.v.): “Şaban ayının on beşinci gecesi olunca, onu ibadet ve itaatle geçirin. Gündüzünde de oruç tutun. Zira Allah-u Teâlâ o gece dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve: Yok mu tevbe eden, onu affedeyim. Yok mu rızık isteyen, ona rızık vereyim. Yok mu bir hastalığa müptela olup şifa isteyen, afiyet vereyim. Yok mu daha başka isteği olan. Yerine getireyim” der. Bu hal tâ sabaha kadar devam eder” buyurmuşlardır. (İbn Mace, ikame 191).
Bir başka hadiste “Allah Teâlâ Şaban ayının on beşinci gecesinde dünya semasına tecelli eder. Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısından fazla insanın günahını bağışlar.” Buyurulmuştur.
Bir başka hadisi şerifte de “Allah, Şaban ayının on beşinci gecesinde tecelli edip, şirk koşan ve Müslümanlara düşmanlık edip kin besleyenler dışında tüm yarattıklarını bağışlar.” Buyurulmuştur.
Yukarıdaki hadisi şerifte beyan edildiği üzere, mademki; “Yok mu rızık isteyen, ona rızık vereyim. Yok mu bir hastalığa müptela olup şifa isteyen, afiyet vereyim. Yok mu daha başka isteği olan. Yerine getireyim” gibi çok açık bir müjde içeren haberi duyup da bu geceyi gaflet ve delaletle geçirmek kadar yanlış bir iş olmasa gerektir. Madem insanoğlu menfaatine düşkündür. Bundan daha büyük menfaat olur mu? O zaman akıl sahipleri bu gecenin kıymetini bilmeli ve ona göre davranmalıdırlar.
Bu hadis-i şerife baktığımız zaman Berat gecesinde büyük kurtuluş olduğunu görüyoruz. Ama aynı hadis içerisinde tehdit ve zorluk da olduğunu unutmamak lazımdır.
Evet, bu gece büyük bir berat var, büyük bir kurtuluş var. Ancak bu affın ve kurtuluşun kapsamı dışında kalacaklar da var. Verilmek istenen mesaj, bütün olarak ele alınmazsa verilen mesajın bir manası kalmaz.
Sorun şurada: Herkes kendini müjdenin muhatabı görüyor, tehdidi üstüne alan yok. Hani derler ya “suç altından gömlek olmuş, üstüne giyen olmamış” mantık aynı mantık! Sevap bana, günah sana!
Evet, Allah böyle gün ve geceleri Muhammed ümmetine fırsat olarak vermiş ama bazı şartlar da istemiş. “Ey kulum değişeceksin, değişmeden değişim istemek hakkın değildir.”
Bu gece geri dönmemek üzere tövbe edeceksin. Pişmanlık duyup Allah’ın huzurunda acizliğini ilan edeceksin. Azameti karşısında boyun büküp secdeye kapanıp ah edip gözyaşı dökeceksin. Berat kapsamı dışında kalan bütün suçlarından da döneceksin yoksa da avcunu yalarsın…
Neden avcunuzu yalarsınız biliyor musunuz? Kafanıza göre bin din icat edeceksin. Paraya şan ve şöhrete taparcasına dünyaya hizmet edeceksin. Tüyü bitmemiş yetimlerin (devletin) malını zimmetine geçireceksin. Gerekli olan tövbeyi yapmayıp cehennemlik amelleri işlemeye devam edeceksin. Sonra da Rabbinden Berat isteyeceksin. Kimse kusura bakmasın ama böyle bir kurtuluş yolu yoktur.
Bu gece kılınacak bir namazı da haber vererek yazımızı sonlandıralım:
Bu geceye mahsusu bir de namaz vardır. “Hayır Namazı” denilen bu namaz, her rekatta bir Fatiha ve 10 defa İhlas Suresinin okunması şeklinde kılınacak yüz rekâtlı bir namazdır. (2 rekâtta bir selam verirsiniz) Kılabilenler gücü yetenler kılarsa istifade eder.
Bu gece herkes kendince, gücünce ve gönlünce samimi ve şartlarını yerine getirerek yanlışlarına geri dönmemek niyetiyle tövbe etmeli, Beratla birlikte değişimi nefisinden başlatmalıdır. Vesselam.