Bitsin bu tiyatro

Son günlerde meydana gelen Koronavirüs vakalarındaki artış, bilim kurulunu da iktidarı da bir anda şaşkına çevirdi.

Bilim kurulu “bazı yasaklar devam etsin” diyor. Haklı, çünkü hastalık hala insanlık için tehlike olmaya devam ediyor.

Sayın Cumhurbaşkanı “vatandaşıma acıdım” diyor, acımaktan kastının ekonomik nedenler olduğuna bakınca o da haklı, çünkü ekonomi çöküyor.

Herkes durumun farkında, herkes birbirine tiyatro oynuyor da sesini çıkartamıyor.

Ekonominin hangi noktada olduğunu anlamak için hükümet vatandaşına bisiklet kredisi vermeye başladıysa bu ne demek biliyor musunuz?

Vatandaşın 300-500 TL verip bisiklet alacak parası dahi kalmadı demektir. Yani tüketim kabiliyeti yok olmaya doğru gidiyor. Damarlarda kan tükeniyor…

Devleti yönetenler bunu vatandaşın anlamadığını zannediyorsa büyük bir gaflet içinde olduğunu gösterir.

Türk milleti siyasi iktidar tarafından biat kültürüne alıştırıldı. Ancak şunu unuttu ki Türk milleti güvendiğine sonuna kadar güvenir, ona sonuna kadar destek verir; eğrisine de doğrusuna da eyvallah der, yanlışını da görmezden gelir.

Gözünün önünde cereyan eden bütün olumsuzlara dahi iyi niyetle yaklaşır, “vardır bunun hikmeti” der, bekler. Vatanın kutsallığı ve bölünmez bütünlüğü onu hep sabırla beklemeye sevk eder.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten bunu öğrendi bu millet…

En olumsuz şartta bile vatanına, bayrağına sahip çıkmak için hiçbir fedakarlıktan vaz geçmez…

Ama vatandaş ne zaman aldatıldığını ne zaman gerçeklerin gözünden kaçırıldığını, kötülüğün iyilik tiyatrosuyla gözden geçiştirilmeye çalışıldığını anlarsa işte o zaman susar, bekler ve sandıkta gereken dersi verir. Hele bir de cebine yansımaya başlarsa sorunlar. “Tencere devrilir, mutfak çökerse; iktidarda çöker…”

İktidar sahipleri eline geçen fırsatları maalesef değerlendiremedi. Halkın verdiği inanılmaz desteği heba etti. Vatandaşın çok büyük yaralarına, sorunlarına pansuman tedbirlerle çare bulmaya çalıştı. Köklü çözümün kaynağı Prof. Dr. Haydar Baş ve eşsiz modeliyle hemen yanı başındayken fırsatları bir bir kaçırdı.

Her konuda öngörüsüyle haklı çıkan Merhum Prof. Dr. Haydar Baş, “Türkiye zifiri karanlık bir döneme girdi” dediği zaman ne demek istediğini anlamak istemeyenler, karanlığın şiddeti arttıkça daha iyi anlayacaklar.

Milet olarak asırlardır devletler kurduk, onu kendi elimizle geri yıktık. Yerine yenisini kurduk. Bu süreç asırlarca devam etti. Çünkü geçmişten ders alma konusunda çok da mahir bir millet değiliz maalesef.

Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy ne güzel tanıyor milletimizi:

“Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

Tarihi “tekerrür” diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”

Her türlü karanlığa rağmen Türkiye’nin önünde aydınlık günler vardır. Millet olarak çözümün adresini ne kadar çabuk görür isek aydınlık günlere o zaman kavuşuruz.

Karanlığı aydınlatacak ışık olan Hoca Atatürk Prof. Dr. Haydar Baş’ın ölmez fikirlerini önüne almış, yürüyen Bağımsız Türkiye Partisinin çabalarıyla olacaktır. Allah’ın izniyle…

Türkiye’nin en genç genel başkanı, en donanımlı kadroya sahip, çağın bilgesinin reçetesi elinde bulunan; Sayın Hüseyin Baş’ın, dolayısıyla Haydar Baş’ın çağı başladı bile…

“Evlat Atatürk” Hüseyin Baş, öyle bir yürüyecek ki milletimiz gelecek ardından. Diyor ki Sayın Genel Başkan; “Gelecek günler iyi diye görünenlerin değil doğruların olacaktır.” Türkiye’nin başka şansı yoktur. Bitsin artık bu tiyatro!

Uğur Kepekçi

(Sesli dinlemek isteyenler aşağıdaki linkten faydalanabilir)

http://www.yenimesaj.com.tr/bitsin-bu-tiyatro-H1344508.htm

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …