Bir önceki makalemizde “evlatlarınız değerlidir, onlara sahip çıkın” başlığıyla baba ve annelerin evlatlarına karşı görevlerinden ve sorumluluklarından bahsettik.
Kaybolan değerlerimiz hakkında daha çok makaleler yazacak ve siz değerli dostlarla paylaşacağız demiştik. Devam edelim müsaadenizle…
Kabul etsek de, kabul etmesek de gelen her nesil, gidenleri aratacak bir düşünce ve ahlak yapısıyla yoluna devam ediyor. Toplumsal meselelere ve özellikle de gençliğin meselelerine gerek ferdi, gerekse de toplumsal çareler bulunabilmiş değil.
Sorunun büyük bölümü, devleti idare edenlerin öncelikleriyle alakalıdır. Sokaklar uyuşturucu ve madde bağımlısı çocuklar ve gençlerle dolu…
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kurdunuz. Çocuk istismarları, kadın cinayetleri eksilmedi, artarak devam ediyor. Yetiştirme yurtlarında, kadın sığınma evlerinde, bakım evlerinde, huzur evlerinde kalan sayı süratle artmakta…
Çözüm, ferdi birkaç başarı değil; binaları, kurumları çoğaltmak değildir.
Çözüm, bataklığı kökünden kurutacak, işi baştan kesecek çareler üretmektir.
Halkımızın bu hallere düşme sebeplerine eğilmek, bu konuda çözümü olduğunu iddia edenleri dinlemek zorundasınız.
Doğruyu bulmak istiyorsa, bizi idare edenler: “Padişahım çok yaşa diyenler” değil “kral çıplak” diyenlere kulak vermelidir…
İlk, orta ve lise eğitimini şart koştunuz. Her köşeye bir İmam Hatip okulu açtınız. Her ile bir ya da birden fazla üniversite açtınız. Eğitimli ve dindar gençler olsun dediniz. Sadece diplomalı genç sayısını arttırdınız. Onlara iş imkânı bulamadınız…
Başarı tablonuz:
İlköğretim okullarının önlerinde kız, oğlan sevgili kavgaları…
Daha ilköğretim çağında madde bağımlısı ya da kendi aralarında çeteleşmiş çocuk grupları…
Saygısız ve ilgisiz bir öğrenci tiplemesi…
Bu nasıl eğitim ki çocuklar bu hallere düşmüş. Sınav maratonlarıyla gençlerimizi, kazanamama endişesiyle, çok istediği okulda okuyamama korkusuyla psikolojisini bozdunuz. Evlatlarımızı kendine ve ailesine zaman ayırmaktan uzak hale getirdiniz.
Anneyi çalışma, para kazanma zorunda bırakarak evinden uzaklaştırdınız. Çocukları yeteneksiz bakıcılara, kreşlere teslim ettiniz. İşten yorgun ve stres içinde eve gelen baba ve anne, evladına yeterli zaman ayıramaz oldu. Evlatlar şefkat, merhamet ve muhabbet mahrumu oldu…
Gördük ki sözde istediklerinizi yerine getirmediniz. Diplomalı işsizler, madde bağımlısı gençler, yurtlara ve sokaklara bırakılan kimsesiz çocuklar, huzur evlerini dolduran yaşlıları arttırdınız.
Birbirine tahammülü kalmamış, çok basit sebeplerle etrafına tehlike ve ölüm saçan; kavgaya, cinayete meyilli bir insan tiplemesi oluştu.
Evine ekmek parası getiremeyen, mutsuz ve işsizlerin sayısını arttırdınız…
Demek ki yolunuz yanlış, bilginiz noksandır…
Prof. Dr. Haydar Baş Bey, “Milli Ekonomi Modeli” kapsamında; ev hanımı maaşı dediği zaman, çocuklara karşılıksız eğitim bursu dediği zaman, vatandaşlık maaşından söz ettiği zaman, inanmadınız, güldünüz geçtiniz.
Ne siyasiler olarak, ne baba, ne anne, ne genç olarak sosyal sebeplerini bile düşünmediniz. Kendi tercihlerinizle; ekonomik, siyasal ve sosyal sebeplerden dolayı adım adım değerlerinizi kaybettiniz.
İktidar sahipleri, muhalefet sahipleri, fikir adamları; babalar, anneler; Türk halkı, bu nesil sizin eserinizdir. Prof. Dr. Haydar Baş’ın “Milli Ekonomi Modeli” ve “Sosyal Devlet Milli Devlet” projeleri hayata geçmezse, herkes üzerine düşen görevleri yerine getirmezse; daha çok şeylerinizi kaybedeceksiniz. Bizden hatırlatması…
Uğur Kepekçi