Bugün, Kerbela faciasının yıldönümüdür.
Bugün kınayıcıların kınamasından çekinmeden farklı bir şeyler yapmalıyız.
Bugün diğer günlerde yaşamadığımız hüzün kadar hüzün yaşamalıyız.
Bugün hiç yas tutmadığımız kadar yas tutmalıyız, gözyaşı dökmeliyiz.
Bugün zevkimizden, rahatımızdan, yememizden içmemizden bir gün dahi olsa uzak durmalıyız. O’nun aziz hatırasına saygı ve sevgi duymalıyız.
Bugün Peygamberimizin (s.a.v.) emanetinin bizlere ulaşması için verdiği mücadele uğruna bir yudum su bile layık görülmeden, dünyada eşine rastlanmayacak derecede bir katliama maruz kalan İmam Hüseyin (aleyhisselam)’ın duruşunu ve mücadelesini tefekkür etmeliyiz.
Çünkü bugün Ehl-i Beyt’in soyunun kırıldığı gündür.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Kerbela hakkındaki tespiti bütün insanlık âleminin tefekkür etmesi gereken bir tespittir: “Kerbela faciası tarihte eşi olmamış bir soykırımdır.”
Başta İmam Hüseyin, aile efradı, şehitler ve gaziler için gözyaşı dökmeliyiz. O’nun vasiyetine sadık kalacağımızın sözünü vermeliyiz. İşte o zaman Aşure gününün fazilet ve bereketinden istifade edenlerden oluruz.
Bugün tutulacak matemin çok büyük önemi vardır. İmam Cafer-es Sadık’tan şöyle rivayet edilmiştir: “Hüseyin’in (aleyhisselam) başına gelenlerin dışında hiçbir musibete ağlamak yakışık almaz. Hüseyin bin Ali’ye ağlamanın pek büyük fazileti ve sevabı vardır.” (Kamilu’z-ziyaret, sayfa 101.)
Muharrem ayında matem tutanlar, ağıtlar yakanlar, yas tutanlar, Ehl-i Beyt hayranları dışında kalan aymazların eleştiri odağı olurlar.
“Vay efendim asırlarca önce olan olayları tekrar gündeme getirmeye ne gerek var. Vay efendim haklı haksız size ne, yarın hesap divanında hesabı görülür kim haklı kim haksız belli olur. Bu işi bu kadar abartmaya ne gerek var olan olmuş giden gitmiş…”
Gerçekten insanın yüreğini yakan, yaraları kanatan sözler bunlar.
Hâlbuki peygamberimize Kerbela’da Hüseyin’in şehadet haberini getiren Cebrail ağlamış. Hz. Muhammed ağlamış. Ciğer paresi Hz. Fatıma ağlamış. İmamlar imamı Hz. Ali ağlamış. Duyan ağlamış, gören ağlamıştır. Hz. Fatıma babasından sonra yaşadığı 6 ay siyahlar giymiş sürekli ağlamış vefat edinceye kadar evinden dışarı çıkmamıştır.
Kerbela’daki faciada Hz. Hüseyin (aleyhisselam)’ın ashabından şehit edilenlerin sayısı yetmiş iki kişi idi. Şehitlerin 23’ü İmam Hüseyin ve ev halkı idi. Burada bir muhakeme yapmak gerekir ki, İmam Hüseyin (aleyhisselam) temizliği ve masumiyeti Cenab-ı Hak tarafından tasdik edilmiş bir kişidir. Kundaktaki bebeği dahil herkes kılıçtan geçirilmiştir.
“Kerbela faciası tarihte eşi olmamış bir soykırımdır.” (Prof. Dr. Haydar Baş / İmam Hüseyin / sayfa 685)
Kerbela’yı tefekkür edip de kalbinde matemin, üzüntünün emaresi olmayanlar; fikrini, gönlünü, beynini mutlaka kontrol etmelidir. Çünkü bu bir iman bahridir. Mümin Kerbela’da olanlara kayıtsız kalamaz, üzüntüsüz, matemsiz, ağıtsız olamaz.