Cahilliğin karanlığı okumakla aydınlanır

Gerek yerel gerek ulusal şirketlerinin yaptığı araştırmalara göre dünyada okuma alışkanlığı olarak pek de iyi bir yerde değiliz. Herkes kendi etrafına bir baksa okumada ne durumda olduğumuz anlaşılacaktır. Hz. Mevlana’nın “hiç bal küpünden sirke taşar mı?” sözü güzel bir ölçüdür.

Toplumda meydana gelen ahlak ve inanç bozulmalarını göz önüne alınca zaten seviyemiz kendiliğinde meydana çıkmaktadır. Dillerden ve eylemlerden yansıyan kötülükler, gönüllerdeki kirliliği ortaya koymaya yeter, artar bile…

Cenab-ı Hakk’ın Kur’an’da ilk emri “oku” olmasına rağmen insanlar okumayı ihmal ettiler. Çok yediler, çok eğlendiler, çok yattılar, çok çalıştılar, çok savaştılar ama çok okumadılar.

Genel anlamda ecdadımızın da hayatı savaş meydanlarında ve göçle geçtiğinden okuryazar oranı pek yükselmedi. Dil devrimi ile birlikte “bir gecede cahil olduk” saçmalıklarına inanmayın. Harf Devrimi olduğunda ülkede okuma oranı çok düşüktü.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra yapılan ilk nüfus sayımındaki okuma yazma oranını gösteren istatistik de bunu teyit eder. Bu sayıma göre Harf devriminden önce Türkiye genelinde Arap harfleriyle okuma yazma oranı yüzde 7-10 olarak ölçülmüştür. Tarihçi İlber Ortaylı bu rakamların çok iyimser rakamlar olduğunu okuma yazma oranının çok daha düşük olduğunu söyler. Bazıları bu oranın yüzde 1,5 -5 oranlarında olduğunu söyler.

Okumamanın bedelini sadece cahillik ve geri kalmışlıkla değil sağlık olarak da ödemekteyiz. İstatistikler giderek artan Alzheimer vakalarının önüne ancak okumakla geçileceğini haber veriyorlar. Kur’an okumayı, şiir okumayı, tarih kitapları okumayı ve düşünme yetisini kuvvetlendirecek kitaplar okunmasını tavsiye ediyorlar.

Sağlıklı yaşamak ve sağlıklı düşünmek için okuma yeteneğimizi geliştirmek zorundayız. Okumayan bir toplum yapısına geldikten sonra elbette bu durumdan bir anda kurtulmak kolay değildir. Hele de sosyal medyanın ve görselliğin öne çıktığı bir zamanda kolaycılığa alışanların çok kitap okumasını beklemek zordur ama imkânsız değildir.

Her şeyde olduğu gibi “zararın neresinden dönülse kârdır” mantığı güdülerek okumaya mutlaka bir yerden başlanılmalıdır. İnsanın kendine az da olsa bir okuma zamanı belirleyerek okumaya başlaması daha mantıklıdır. Azdan çoğa ama süreklilik şarttır.

Peygamberimiz az da olsa devamlı yapılan işlerin daha hayırlı olduğunu haber vererek bize bir ufuk çizmiştir. Resulullah’a “Allah katında amellerin en sevimlisi hangisidir?” diye soruldu. Resulullah, “Az da olsa devamlı olanıdır.” buyurdu. (Müslim, Müsâfirîn, 216)

Değerli dostlar, sağa sola bakmadan ben varım diyerek herkes kendinden başlayan bir okuma seferberliği başlatmalıdır. Daha sonra okumak ve anlamak eylemi, aile ve yakın çevreye yayılmalıdır. İnsanoğlu, cahilliğin karanlığından okumakla kurtulur ve aydınlanılır. Ancak bu şekilde insan onuruna yakışan bir hayatı hak ederler.

Önerilen Makale

Atatürk ve Mevlit Kandili Hutbesi -3-

Geçtiğimiz günlerde Peygamberimizin doğumu münasebetiyle Mevlit Kandilini ihya ettik. Bu vesileyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün …