Cennet mekân Atatürk

Geçtiğimiz günlerde, Trabzon’da bulunan Atatürk Köşkünü ailem ve bazı dostlarımızla ziyaret ettik. Atamızın aziz hatıraları, gönül dünyamızda canlandı. Bu vesileyle Onun manevi atmosferine girdik desem daha doğru olacak.

Beni ve diğer dostlarımızı en çok etkileyen bir oda vardı ki; Atatürk’ün yüceliğini anlatmaya yeterli oldu. O oda, Atatürk’ün “Vasiyet Odası” idi.

Cennet mekân Mustafa Kemal Atatürk’e daha önceden hediye edilen bu köşk dahil olmak üzere bütün malvarlığını, yüce Türk milletine bağışladığı, vasiyetini bu odada; 11 Haziran 1937 tarihinde kayıt altına aldırmış.

Şöyle bir düşünün değerli dostlar: Yıllarca adı ve nesli iftiralarla kirletilmeye çalışılan, vasiyet ettiği malları ve değerleri talan edilen, bu muhteşem insanın yaptığı gibi kaç devlet büyüğü vasiyetini ölmeden önce kaleme aldırmıştır? Kaç devlet büyüğü, mal varlığını milletine bağışlamıştır?

Atatürk, bütün hayatını vatan müdafaasına harcamış, defalarca yaralanmış, aç kalmış, cepheden cepheye koşmaktan kendi menfaatini düşünecek zamanı bile olmamıştır. Zaten elde ettiği ve sonradan milletine miras olarak bıraktıkları, kendisine hediye olarak sunulan şeylerdi.

Dünyanın hemen her yerinde, dindar geçinen devlet büyüklerine bir bakarsak; bırakın vasiyeti, sanki ölmeyecekmiş gibi servet biriktirme peşindeler.

Mallarına bir şey olur korkusuyla, ya da başlarına bir bela gelir endişesiyle; servetlerini, yurtdışı bankalarında korumak peşindeler.

Sadece liderler değil iktidarlara akraba, arkadaş ve yandaş olanlar dahi inanılmaz servetler elde etmektedirler. Biriktirdikleri malları, servetleri, yedi sülalelerine yetecek kadar…

Bu makalemin başlığını “Cennet mekân Atatürk” olarak kullanmam, sıradan bir şey değil. Trabzon’daki Atatürk Köşkündeki vasiyet odasını görünce çok duygulandım. Gönlümde adeta Atamıza giden bir yol daha açıldı.

Onun büyüklüğünü, onun temizliğini ve yüceliğini bir defa daha tefekkür ettim. Diğerleri ile kıyas yapma şansını elde ettim.

Dinimize, vatanımıza Atatürk kadar fayda sağlamayan birçok kimseye, (evlat ve kardeş katillerine) “cennet mekân” demeden ismini ağızlarına almayanları çok gördük ve dinledik…

Aslında “cennet mekân” demek o kişiye cenneti layık görmek, ya da dua anlamında kullanılan bir terimdir. Yoksa bir kimseye “cennet mekân” deyince cennete girecek demek değildir. Her kim olursa olsun, dünyadaki yaptıklarının hesabını verecek; cenneti hak etmiş ise cennete girecektir.

Ben de Atatürk Köşkünde tefekkür ettim ve liderler arasında cennet mekân duasına (iltifatına); yaptığı hizmetleri, kişiliği ve nesil olarak en çok Atamızın layık olduğunu anladım.  Ve kendime bir söz verdim.

Bundan sonra “Cennet mekân Atatürk” ifadesini hem yazılarımda hem gönlümde hep kullanacağım. Böylece hem O’na dua etmiş hem de O’nu hak ettiği şekilde yad etmiş olmayı umut ediyorum.

Uğur Kepekçi

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …