Hemen her konuda ağzı olan herkes konuşup duruyor. Problemden ve çözümden bahsediyor. Ama ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bugün dünden iyi bir yerde değil. Siz bakmayın ortada oynanan tiyatroya… Hükümet bir tiyatro oynuyor, muhalefet ayrı tiyatro…
Vatandaş da oturduğu yerden oynanan oyunu, salonda tiyatro seyreder gibi seyrediyor. Perde arkasını ne gören var, ne bilen…
Ama tiyatro bitince, ışıklar açılınca; milletimiz bir salonda tiyatro seyrettiğini anlayacak, hayatın gerçekleriyle eninde sonunda karşılaşacak. İstemese de gördüğü rüyadan uyanacak.
Yandaşlardan başka kimsenin işi asla iyiye gitmiyor. İktidarla ya da belediyeyle çalışacak bir iş yakalamışsa ne ala, aksi taktirde ya iflas etmiş, ya da yakında iflas edecek.
Yapılan bütün işlerin borçlanarak yapıldığını, parklara dikilen çiçeklerden, ağaçlardan tutun, hizmet diye sunulan hemen her şeyin iç ve dış borçlarla döndürülmeye çalışıldığını, borcun ödenemeyecek kadar çok olduğunu bilen yok. Bilenin de konuşamaya takati yok!
Yapılan devasa tesisler, yap işlet devret modeli denilen ucube bir sitemle devam ediyor. Borçlar artıyor bir yandan, Millet geçmediği köprüye para ödüyor bir yandan.
Bırakın devleti, fertler kazanmadan, üretmeden tüketime sevk edilmiş; ev almış, araba almış, işyeri açmış; borç sarmalında boğuşuyor. Üretemiyor. Üretse satamıyor. Satsa parasını alamıyor. Söz yerindeyse “binmiş alamete, gidiyoruz kıyamete.”
Yakın bir gelecekte yerel yönetimler için seçim yapılacak. Gerek iktidar, gerek muhalefet, kendince güç birlikleri kurmanın, belediyeyi kazanmanın hesaplarına girecek.
Bütün partiler bir araya gelseler, koca koca ittifaklar kursalar; Adaylar ne kadar samimi ve çalışkan olsalar; İnanın bu sistem, bu devran içinde, kalıcı bir çare üretmelerinin imkânı yoktur.
Çünkü bu sistem çaresiz bir derde düşmüştür. Adı da ölümdür…
Halkımız, zaten bunları yaşıyor. Ama hala bir umut; bir daha, bir daha diye umutlarını tazelemek istiyor.
Bu sistemle, bu yolla, kıyamet sabahına kadar; bir daha, bir daha diye yanlışta gidenlere fırsat verdiğiniz taktirde, bırakın umudu; ölümü ötelenen, bitkisel hayata mahkum olan, cihazla yaşayan hastanın düştüğü, ölüm derdine düşersiniz.
Pörsümüş, miadı dolmuş, adı vahşilikle, sömürü ve işgalle anılan, kapitalizm ya da diğer sistemler, artık umut vaat etmiyor. Bu sistemler, dünyaya huzur ve barışı, zenginliği getirmedi ve asla da getiremeyecek.
Biz çaresiz değiliz. Aslında çare var. Çare size çok yakın. İçinizden biri Prof. Dr. Haydar Baş’ın uygulamayı vaad ettiği “Milli Ekonomi Modeli” “Sosyal Devlet Milli Devlet” modelidir. Açın kitapları okuyun, araştırın; çözümün kodlarını anlamaya çalışın.
Bağımsız Türkiye Partisi her beldede seçime katılıyor. Adaylar Size dünyanın hayranlıkla izlediği ve uygulamaya çalıştığı yeni sistemin kodlarını anlatacaklar. BTP nin her beldede adayları var. Onları dinleyin, “Milli Ekonomi Modeli” ve “Sosyal Devlet Milli Devlet” tezine destek verin. Böylece tiyatro değil, rüya değil, gerçekle tanışmanın huzuru sizi de kuşatacaktır.
Uğur Kepekçi
22 Ocak 2019