Deprem bölgesinde yaşanan zorluklar

Geçtiğimiz günlerde Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu ile Hatay ili ve Dörtyol ilçesindeki dostları ziyaret ve yerel seçim çalışmaları kapsamında bir ziyaret gerçekleştirdik.

Depremden sonra çeşitli bahanelerle gittiğimiz bölge ziyaretlerinde olduğu gibi yine şahit olduğumuz acı anılar, bir defa daha yüreğimizi dağladı.

Depremin üzerinden yaklaşık bir yıl geçmesine rağmen Hatay merkezde yaşayan halkın hala enkaz yığınları arasında yaşam mücadelesi verdiğini görmek insanın yüreğini paramparça etmeye yetiyor.

Yaklaşan kış koşullarında bu sene Hatay halkını iyi günlerin beklediğini söylersek yalan söylemiş oluruz.

Sadece birkaç saat kaldığımız ve şahit olduğumuz, gözlerimizle gördüğümüz şeyleri paylaşalım sizlerle:

Depremde yıkılan binaların enkaz kaldırma ve ağır hasar alan binaların yıkım işlemleri hala tamamlanmamış.

Konteynır bölgelerinde oluşturulan yaşam alanları sağlıksız koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. Birçok konteynırın üzerinde çadırlar var. Sebebini sorduğumuzda; yağmur yağdığı zaman konteynırların birçoğunun su aldığını, bu sebeple çadırla koruma altına almaya çalıştıklarını söylüyorlar.

Enkazlar arasında ilkel şartlarda kurulan küçük ölçekli konteynırlar içinde ticari faaliyetlerini sürdürmeye çalışan esnafın yağacak yağmur ya da kar neticesinde ne kadar mağdur olabileceğini anlamak çok da zor değildir.

Dörtyol ilçesinde gözümüzün görebildiği hemen her yerde narenciye ürünleri, özellikle de mandalinalar ağaçlarda çürümeye bırakılmış. Sebebini sorduğumuzda; bırakın satıp para kazanmayı, toplama maliyetini karşılayacak para olmadığı için çürümeye bıraktıklarını söylüyorlar.

Şikâyetler o kadar çok ki nerede hükümet nerede devlet diyen vatandaşın şikâyetlerini dinlemek isteyen gelsin bölge halkının sesine kulak versin.

İnsanın aklına deli deli sorular geliyor bölgeye gelince…

Bölge halkının narenciye ürünlerini satıp kâr edemediklerine her sene şahit olmaktayız. Ancak bu sene olağanüstü bir durum söz konusudur. Depremle mal ve can kaybına uğrayan bölge halkının ürünlerini hükümetin bir şekilde değerlendirmesi ulusal bir sorundur. Narenciye üreticisine sahip çıkmak, aş ekmek dağıtmaktan daha onurlu bir iştir. Yapılacak iş çok basit; hükümet deprem bölgesindeki halkın ürünlerini yerinde değerlendirip, bir tek ürün bırakmadan destekleme alımları yapmalıydı. Bölgedeki üreticiye sahip çıkılması hem o halkın bölgesinde kalmasına hem sahiplenme duygusuyla hayata ve toprağına bağlanmasına sebebiyet verebilecekti.

Kendini sahipsiz hisseden bölge halkının asırlık ağaçlarını söktürmeyi dahi düşündüğü, geleceğimiz adına bizi kaygılandırmıştır. Bölge halkı umutsuz bir bekleyiş içinde ancak kendisine uzatılacak bir el beklemektedir.

Hükümetler ve belediyeler bugün halkının yanında yer almazsa nerede ve ne zaman yer alacak? Sorusunu sormadan edemiyoruz.

Önerilen Makale

Güneş balçıkla sıvanmaz

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, dünya tarihinde eşine rastlanmayan bir milli mücadeleyle bizlere üzerinde yaşayabileceğimiz bir …