Depremle birlikte yetkili yetkisiz hemen herkesin ağzında sakız bir söz dolaşır: “Kentsel dönüşüm acilen yapılmalıdır. Devlet, eski, sağlıksız ve riskli yapıları yıkıp vatandaşını daha sağlıklı, daha sağlam yapılarda ikamet ettirmelidir”
Ben de böyle diyorum. Aklı olan herkes bunu der ve ister ama madalyonun diğer yüzü buna imkân olmadığını gösterir.
Madalyonun bir yüzü aldatıcıdır, diğer tarafı da gerçeği gösterir.
Madalyonun gerçek tarafında görünen, vatandaşın daha dayanıklı daha sağlıklı mekanlarda ikamet etmesinin, dünyada huzur ve saadet içinde yaşamasının bu kapitalist sistemde imkânsız olduğunu gösterir.
Kapitalist sistem yoksula hayat hakkı tanımaz!
Parası olan parası kadar yaşar.
Orta direk bin bir zahmetle çadır yıkılmasın diye gayretle çileli bir hayat sürer.
Yoksullar, başkalarının yardımı kadar hayat sürer.
Sağlıklı bir hayat güçlü bir devlet için “güçlü devlet, zengin millet olgusu” gerçekleşmelidir. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın tarifiyle “Baba devlettir” bu olgunun diğer adı.
Kapitalist sistemde “milli parası” dahi olmayan, küresel iç ve dış güçlerin borç ve faiz sarmalında esir olan bir sistemle hiçbir yapının sağlıklı olması imkansızdır.
Bu kısır döngü sadece bizde değil dünyanın bütün kapitalist sistemlerinde böyledir.
Bu kısır döngü; yeni bir anlayışla, yeni bir siyasetle, yeni bir sistemle kırılır. Bu anlayışın bu siyasetin bu sistemin anahtarı Prof. Dr. Haydar Baş’ın “Milli Ekonomi Modeli” “Sosyal Devlet Milli Devlet” projelerinde mevcuttur.
Prof. Dr. Haydar Baş bu sistemin kodlarını evladı Hüseyin Baş’a ve kadrosuna öğretti.
Önce milli para gerçeğini anlayacak, kendi milli kaynaklarının karşılığı olan para basılacak bu sayede yapmak istediğiniz bütün yapıları sağlam yaparsınız.
Devletin binası da vatandaşın mekânı da insanın da hayvanların da barınacağı, her mekân sağlam yapılır. Kentsel dönüşüm de olur, hakkaniyetli dağıtım da olur adalette olur.
Eski sistemlerin çöpçülüğünü yapan siyasilere diyoruz ki; “Un var su var şeker var kazan var ateş var ama usta olmadığınız için bir türlü helva yapamadınız. Çekilin kazanın başından, helva yapacak ustaya teslim edin!
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız seçim çalışmaları için gittiği her yerde “Ben sizden oy istemeye gelmedim! Ben sizi kurtarmaya geldim. Yoksulluktan, zulümden, açlıktan, başkalarına avuç açmaktan kurtarmaya geldim! Fakirlikten bağrı yanan milletime iş ve aş imkânı sağlayıp, fakirliğin suç olacağı bir sistem kurmaya geldim.” Dedi. Onu dinlemediniz de ne oldu? Sonuç bütün çıplaklığıyla meydandadır.
Madalyonun bir yüzünde gösterilen yalan yanlış bir hayali güç ve kudret, zenginlik ve saltanat; diğer yüzünde tükenmiş bir siyaset, fakir bir devlet ve millet…
Gerçek, bütün çıplaklığıyla meydandadır.
Bu kısır döngüyü birlikte kırmalıyız.
Bütün yapıları sağlıklı, dayanıklı olan güçlü ve zengin bir devlet, halkına mutlu bir gelecek için “var bi hayalimiz” diyor, Hüseyin Baş! Geliniz hayaline ortak olalım.
Uğur Kepekçi