Bölgemizde yaşadığımız depremin üzerinden 1 hafta geçti. Yaşanılan tarifi imkânsız doğal afet karşısında, söylenecek söz bulmak gerçekten de çok zordur.
Bu sebeple insan karışık duygular ve davranışlar sergiliyor. Kimi korkudan evine girmek istemiyor. Kimi karnını doyuracak bir lokma bekliyor. Kimi başını sokacak bir sığınak arıyor. Kimi enkaz başında yakınından bir haber almak için bekliyor. Kimi cenazesini saracak bir kefen dahi bulmakta zorlanıyor.
Burada herkes birbirine yardım edebilmek için canhıraş bir çaba ortaya koyuyor. Bölgede yaşayanlar için durum budur…
Ancak bölgede olamayan aziz milletimizin diğer fertlerinin de kalbi burada atıyor, yüreği burada kan ağlıyor. Herkes kendi gücü nispetinde bir şeyler yapmaya çalışıyor. İnsanlar yediğini, giydiğini, maddi-manevi gücünü paylaşmak için birbiriyle yarışıyor.
Enkaz altından can kurtarmaya çalışan ekiplerin din, dil, ırk, cinsiyet ayırmadan nasıl birlikte çalıştığını görünce insanın devletleri yöneten siyasilere kızası geliyor. Neden insanlar birbirinin toprağına göz dikiyor, neden birbirlerinin canına kast ediyor, diye insanın sorası geliyor…
Son yaşadığımız doğal afetler gösterdi ki, insanlar farklı din, farklı dil ve farklı kültüre sahip olsalar bile birlikte yaşamayı becerebilecek kabiliyettedir.
İnsanların inançları hakkındaki sorgulamayı yapacak, haklarında karar verecek Allah’tır. İnsana düşen görev dünyada barış içerisinde yaşamaktır.
Dünya ve para hırsının neticesinde, insanların kendi eliyle oluşturduğu kapitalizmin ürettiği insan tiplemesiyle; kavga ve adaletten uzak bir yaşam tarzı oluştu. Bundan da en büyük zararı yine insanın kendisi görmektedir.
Bu doğal afetle birlikte insan fıtratına uygun olmayan binalar gibi sitemlerin de çöküşü görülmelidir. Bugüne kadarki kafayla düşünmeye devam edildiği takdirde enkazın altında kalan, insanlığı kurtarmak mümkün değildir.
Pansuman tedbirlerle çözüm bulmaya devam edildiği takdirde yarın da başka bir enkazda kalmaya devam ederiz. Can ve mal kayıplarının sonunun da gelmesi asla mümkün değildir.
Bu sebeple insanlar vahşi kapitalizmden bir an önce kurtulmalı, insan onuruna yakışan bir sistemi inşa etmelidir.
Çağın Bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş‘ın sunduğu Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet projeleri sadece milletimiz için değil bütün insanlık ailesi için barış ve refah içerisinde yaşayacağı bir dünyanın inşası için gerekli bir sistemdir.
Barış ve refah içerisinde yaşanacak bu sistemin kodları, Prof. Dr. Haydar Baş tarafından, insanlığın kurtuluşu için Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarına emanet edilmiştir. Kalıcı çözümler hemen yanı başımızdadır. Yeter ki görebilelim ve uygulayabilelim.