Bir önceki makalemizde; “Evet, dünyada halklar sokakta hak arıyor. Beceriksiz idareciler adaletten şaşıyor. Halkının dertlerine çare bulamayınca, halk meydana çıkıyor. Meydanlar ve sokaklarda da fitne ortalığı kasıp kavurunca her yer yanıp kül oluyor.” diye bir tespitte bulunduk.
Bu makalemizde de çözüm üzerinde duralım. Elbette ölümden başka her derdin bir çaresi vardır. Önemli olan derdin doğru tespiti ve çarenin uygulanabilmesidir. Her derdi tespit ve tedavi etmek üzere doktor ve çare vardır. Ancak hangi doktor, derdin tespiti ve hangi tedavi uygulanmalı? Bunun kararı ve uygulaması olmadan çareye ulaşılmaz.
Hasta olan biri, hasta halde kalsa, tedaviyi reddetse iyileşemez. Hasta uygun olan doktora gitmese, tespit yapılamaz. Tespit yapılsa ilaç kullanılmasa, hasta yine iyileşemez. Tedavide iyileşme süreci bitene kadar süreklilik arz etmese, yine istenilen netice elde edilemez.
Halkın istekleri de buna benzer. Her insan, insanca yaşamak ve adaletle yönetilmek ister. İhtiyaçlarının varlıklı bir babanın evladına baktığı gibi karşılanmasını ister. Babasının gölgesini hep üzerinde, desteğini arkasında görmek ister. Genelde bütün insanlar bu arzu içindedir. (Bunun içindir ki Prof. Dr. Haydar Baş “baba devlet” tanımını sıklıkla kullanır.) Bu arzusunu önce duygu olarak dillendirir, sonra söze döker, dinlenmediğini anlayınca eyleme geçer.
Akıllı ve çözümü olan idareciler halkının duygularını okumasını bilmelidir. Söze bile dökülmeden, kargaşa çıkmadan onun ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Bu bir güvenlik sorunudur. Büyük yangınlar, küçük kıvılcımlardan çıkar. Asırlık koca ağaçlar, içine düşen küçücük bir kurdun kemirmesiyle yıkılırlar. Bu sebeple tedbir baştan alınmalıdır.
Fikir, gönül ve siyaset adamı Prof. Dr. Haydar Baş, “Milli Ekonomi Modeli” ve “Sosyal Devlet Milli Devlet” projelerini milletleri ve devletleri bu hale düşmekten korumak için yazdı. Açın bakın yazdığı eserlere, izleyin modelin uygulandığı devletlerin ve halkların hallerini göreceksiniz.
Dünyanın her yerinde halklar bu tehlikeyle karşı karşıyadır. Sanmayın bugünkü yanan yerlerde kalacak bu ateş… İhtiyacı insanca karşılanmayan halklar, fırsat buldukça meydanlara çıkacak. Hak arayacak, birbirinin elindekine göz dikecek. Kaynaklar sınırlı zannetmeye devam ettikçe de bu paylaşım kavgaları artarak devam edecek.
Prof. Dr. Haydar Baş senelerdir haykırıyor: “Ey insanlar, dünyadaki kaynaklar sınırsızdır. Sınırlı olan sizin ihtiyaçlarınızdır. Herkese yeter miktarda kaynak vardır. Kıyamete kadar herkese yeter. Ben bunun ilmini biliyorum. Gelin benim sesime kulak verin, bana destek çıkın; sadece sizi değil, dünyayı kurtarayım.”
Dünyanın ateşini söndürmek isteyenler, devletinin ve milletinin akıbetinin hayra dönmesini isteyenler, insanca yaşamanın zevkine varmak isteyenler; Prof. Dr. Haydar Baş’a inanmak ve destek vermek zorundadır. Aksi halde yokluk, yoksulluk ve adaletsizlik ateşi dünyayı sarmaya devam edecek. Tercih sizindir.
Uğur Kepekçi