Genelde insanlık âlemi, özelde Türk milleti iyilere hasret bir dönemden geçmektedir. Fertten aileye, aileden topluma; en küçük kurumdan en büyük işletmelere, ticaretten siyasete, her yerde iyiler azalmakta ve işler ehlinden çıkmaktadır.
Bu durum “ahir zaman alametidir” aynı zamanda. Peygamberimize kıyamet ne zaman kopacak diye sorulduğunda “Emanet, ehil olmayan kimseye verildiği zaman kıyameti bekle!” buyurdular. (Buhârî, İlim 2)
Elinizi vicdanınıza koyup bir düşünün, hangi iş hangi emanet ehlindedir? Dışarda ve içerde hangi işimiz düzene girmiştir. Büyüme ve güzelleşme diye milletimize yutturulmaya çalışılan kocaman bir serap, büyük bir yalan olduğu, halkın perişanlığı meydandadır. Milli, dini ve ahlaki çöküntü zirve halini yaşamaktadır.
Elbette bu duruma bir günde gelinmedi. Özellikle son 20-30 yıldır iktidarda ya da muhalefette bulunan siyasi aktörlerin yanlış siyaset anlayışıyla ve uygulamalarıyla bu duruma gelindi. Daha önceki iktidarların kötü yönetimi dahi olsa kimse devletin çatısıyla, duvarlarıyla, hukuk sistemiyle oynamayı düşünmedi. Toplumsal uzlaşı sağlanmaya gayret edildiği zamanlar çoğunluktaydı.
AKP iktidarlarıyla birlikte yavaş yavaş tek adam rejimine doğru gidiş hızlandı. Gittikçe toplamsal uzlaşı yerini kamplaşmalara, ayrışmalara bıraktı. Anayasayı tek başlarına değiştirecek gücün dışında devletin her kurumunu ele geçiren bir iktidar anlayışına ulaşıldı.
Hükümet ve ortakları, işine gelmediği zaman Anayasa Mahkemesinin aldığı kararları dahi tanımamaya başladılar. İktidar sahipleri “Kuvvetler Ayrılığı” ilkesini de bozunca yanlış ya da doğru bildikleri ne varsa onu uygulamaya başladılar.
Anayasa Mahkemesi üyelerine ağza alınmayacak hakaretler savuranlar hakkında devletin bir savcısının dava açma cesaretini bulamadığı bir ortamda, iktidar mensuplarının birinin keyfi isterse, istediği davayı açabilme cesareti gösterebiliyorsa; iyilerin cehennemi olmuştur bu yerler.
Bu yanlış gidişe dur demek emaneti ehline vermek elbette seçmenin işidir. 31 Mart seçimi milletimizin uyanma vaktidir. Mahkûm edildikleri zindanlardan çıkma vaktidir. Fikirlere vurulan zincirlerin kırılma vaktidir. Yeni ufuklara uçma vaktidir.
Av. Hüseyin Baş Twettir mesajında bu konuda halkımıza ne güzel bir mesaj veriyor:
“Birileri milliyetçiliğin kaymağını yemeye çalışırken, bir diğerleri Atatürkçülüğü suiistimal edecek, öte yandan bazıları dini sömürürken inanıyorum ki siz hepsinin suyunu sıkacak ve hiçbirine oy vermeyeceksiniz.”
Bu konuda Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) kapılarını sonuna kadar gençlere ve bugüne kadar eski siyasilerle kirlenmemiş, tertemiz insanlara açarak “gelin birlikte yönetelim” sloganıyla çıktığı yolda çok önemli gelişmeler olmaktadır.
İktidar sahiplerinin rahatsızlığı ve farklı yollara tevessül etmesi de BTP lideri Av. Hüseyin Baş’ın milletimizin umudu olmaya başladığı içindir.
Boşuna gayret etmesinler “Güneş balçıkla sıvanamaz.”