En büyük keramet istikamettir

İnsanoğlunun ruh dünyası, genellikle gizemli şeylere meyillidir. Onun bu özelliği yaratılıştan mıdır, yoğrulduğu hamurdan mıdır, yoksa imtihan sırrından mıdır? Elbette yaratan Rabbimizin taktiridir.

Allah gönderdiği peygamberler ve kitaplarla verilmesi gereken mesajları kuluna ulaştırmış, gereken söz ve davranışları da bir ölçü dahilinde düzene koymuştur.

Bunun dışında yol arayanların da yollarının sapıklık olduğunu haber vermiştir. Genelde peygamberler ve diğer kutlu elçiler işin zahir(görünen) boyutuyla ilgilenmiş, işin mucize ve keramet kısmına giren olağandışı olaylar karşısında da Allah’a teslimiyet göstermişler.

Gerek eski çağlarda gerek yeni çağda insanlar bu gizem(sır) işinden bir türlü vaz geçmemiş; istikamet ve keramet arasında gelgitler yaşamış bazen sapıkların tuzağına düşmüştür.

Bunlar bilim ve düşünceden yana olan İslam dinine bu davranışlarıyla fayda yerine zarar vermişlerdir.

Gelelim istikamet ve keramet işine. Gerçek Kâmil insanlar çok gerek duymadıkları zaman yüce Allah tarafından yetkileri olmasına rağmen keramet kısmına pek itibar etmezler. Ve hatta keramet göstermekten haya ederler.

Bir gün Abdulkadir Geylani Hazretlerinden keramet göstermesini isterler. O da “falan gün gelin dergâha size keramet göstereceğim” diye davet verir. Hz. Abdulkadir Geylani çıkar vaaz kürsüsüne “keramet istikamettir” der ve gider.

Hikmetini sorarlar mübarek şöyle cevap verir. “Size bugüne kadar söz ve nasihatlerimle, davranışlarımla, eserlerimle bir istikamet çizdim. Sizin hala benden keramet istemeniz kadar abes bir durum yoktur. Onun için size istikamet keramettir dedim”

Kuran’ın gerçek mesajını en iyi anlayan peygamber ve O’nun Ehl-i Beyti asla gizemli yollara tevessül etmemiş. Allah’ın vesilelerine sarılmışlar, gereken mücadeleyi bizatihi sahada ortaya koymuşlar. Gereken durumlarda mucize ve keramet olayları zaten Allah’ın iradesi altında zuhur etmiştir.

Gerçek bilge ve Allah dostları çağın kamilleri de zaten keramet değil istikamet yolunu tercih etmiştir.

Cennet Mekân Prof. Dr. Haydar Hocamız da bize keramet değil istikamet yolunu tarif etmiştir. Ortaya koyduğu eserleri ve külliyatları hem yazmış hem hayatına tatbik etmiştir. Onun yüceliğini bilgeliğini kerametini arayanlar istikametine baksınlar. Karşılarına gerçek İslam bilgini çıkacaktır.

Bizim gönül dostlarımızın kerametten zuhurattan rüyadan mesaj beklemek diye bir sorunu yoktur. İstikamet sahibi çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş’tan aldıkları ölçü, O’ndan kalan en büyük miras eserleri ve fikirleri bizim istikametimizi korumaya yetecektir.

Bu dönem zor bir dönemdir. Ajan ve provatörler yolunuzu davanızı kirletmek için her türlü yolu deneyecektir. Emaneti temiz arı duru devraldık. Nefsi davranıp yanlış işlerle ve düşünceyle emanetin kirlenmesine sebep olacak davranışlardan kaçınmanız lazımdır.

Onun mahrem saydığı işler yine mahremdir. Onun hayattayken ortaya koyduğu ölçüler evrenseldir. Umman’ı kimse kendi dar kabına sığdırmaya kalkışmamalıdır.

Bize düşen görev; emaneti sahiplenip gelecek nesle aktarmak olacaktır. Yapılacak iş vatan için millet için gelecek nesillerin selameti için değerlerimizi korumaktır.

Cennet mekân Prof. Dr. Haydar Baş hocamızla bu dünyada birlikte olduğumuz gibi ahirette de birlikte olmayı murat ediyoruz. İstikametini koruyabilenlere selam olsun…

Uğur Kepekçi

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …