Eşyanın hakikati, zikir ve tecelli (2)

İnsan, âlem gibi, Allah’ın Zât, sıfat ve isimlerinin tecellisinden vücut bulmuş ekmel bir varlıktır. Onda ezeli ve ebedi olan Zât tecellisi ile fena bulacak ve yok olacak olan tecelliler vardır. Yani insan bir yönü ile mahluk âlemine, diğer yönü ile de Vâcibu’l-Vücud’a açılan iki yönlü bir varlıktır.

İnsan, yaratılmışların ekmeli, eşrefi, Allah ‘in yeryüzündeki halifesi, zübde-i kâinat, veli ve nebi olma makam ve sıfatlarına, eğer kâmil ise sahip olur. Eğer değilse zelil olur.

Allah’ın yeryüzünde yarattığı insandan istediği de ekmel ve eşref olmasıdır.

O eşref-i mahluk olduğu için Cenab-ı Hakk, ilk insanı peygamber seçti, ekmel eyledi. İlk insan Hz. Âdem, ilk peygamber de Hz. Adem’dir.

Âdem ismindeki hikmet, Âdem yokluk demektir. Yani o Hakk’a karşı yokluktur. Peygamberlik için ilk şart, Hakk’a karşı mahvolmaktır. Benliği aradan çıkarmaktır.

İnsan olmak için de âdem olmak lazım… Yani Hakk’ın karşısında da benlikte bulunmamak gerek.

Adem’in kalıbı topraktandır. Onun bu kısmı çürümeye, yok olmaya mahkûmdur. Henüz o çürümeden, insan yokluğa mahkûm olursa, onun adı kul olur. Onun için ben-i Adem’den kul, kuldan da ben-i Âdem olur. İnsan kul âdem olursa, Hakk katında varlık iddia edemez. Cenabı Hakk Kur’an-ı Kerim inde şöyle buyurdu:

“Ona şekil verdiğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın!” (Hicr/29)

Hani biz meleklere (ve cinlere), Adem’e secde edin denmiştik de hepsi secde ettiler. O yüz cevirdi ve büyüklük tasladı böylece kafirlerden oldu”(Bakara /34)

Burada secde edilen Hz. Âdem değil. Hz. Adem’de zuhur eden Hakk’ın üflediği ruhtur O’na secde edilmesi emrolundu.

İlk imtihan böyle oldu… Allah (c.c.) Hz. Adem’in çamurdan kalıbı ile Zatının tecellisini gizleyerek melekleri denedi. Melekler bu hikmeti kavradılar Hz. Adem’e secde ettiler. Yani Allah’a secde ettiler. İblis, Hz. Âdem’in çamur kalıbına takıldı. Ondaki eli göremedi. O da benliğini öne sürdü. “Beni ateşten yarattın” dedi, üstünlüğünü iddia etti.

Neticede, İblis secde etmedi. Onun secde etmediği Hz. Âdem değil, Allah-u Teâlâ idi. Yalnız emir ciheti ile, ruh ciheti ile…

Kulun âdemiyeti ibadetle, zikrullah ile mümkündür. İbadet kulu varlıktan soyar; Hakk varlığına iletir, hazırlar. O bakımdan ibadetsiz Hakk bulunmaz ve ibadetsiz kul da olunmaz.

İnsan ibadetlerle âdem olur, tecellilere erer. Bu mânâda Peygamber Efendimiz şöyle buyurur:

Ebü Said’den (radiyallahu anh) Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Kim evinden namaza çıkarken; ‘Allah’ım Senden isteyenlerin hakkı için Sana doğru şu (evden namaza) çıkışım için Senden diliyorum. Biliyorsun beni evimden namaza çıkartan ne kötü bir niyet ne kibir ne de gösteriş ve riyadır. Ben sadece günahlarımdan kaçmak ve Sana kavuşmak için çıktım. Rahmetini umarak, azabından korkarak çıktım. Rızanı aramak, gazabından korunmak için çıktım. Rahmetinle beni ateşten kurtarmanı diliyorum derse’, kendisi için

Allah’tan mağfiret dileyecek olan tam yetmiş bin melek görevlendirir. Namazını bitirinceye kadar Allah ona, cemali ile tecelli eder.” (Prof. Dr. Haydar Baş / Dua ve Zikir / Sayfa185-190)

Netice itibariyle bu konunun da ana fikrini yine Muhterem hocamızın tespiti ile taçlandıralım: “Kulun âdemiyeti ibadetle, zikrullah ile mümkündür. İbadet kulu varlıktan soyar; Hakk varlığına iletir, hazırlar. O bakımdan ibadetsiz Hakk bulunmaz ve ibadetsiz kul da olunmaz”.

Ya zikrullah ile Âdem olmanın sırrını yakalar “Kul” olur, Allah’ın rızasına kavuşuruz.

Ya da Zikrullahın sırlarına kapıları kapatır, değersiz bir “Pul” olur, Allah’ın azabına layık olur gideriz.

Gayret bizden, tercih sizden, taktir Allah’tandır.

Uğur Kepekçi

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …