Fırsatları değerlendirmeliyiz

Rahmet ve bereket iklimi diye adlandırılan ve dört gözle beklediğimiz üç ayların başlangıcı olan Receb ayına erişmenin mutluluğunu yaşamaktayız.

Receb ayı, haram aylardan biridir. Diğer üç haram ay ise, Zilkade, Zilhicce ve Muharremdir. Bu aylarda savaşmak, kan dökmek, Allah (c.c.) tarafından yasaklanmış, özel rahmet ve ikramları için vesile kılınmıştır.

Receb ayı ile birlikte Ramazan’a kadar Peygamberimiz sürekli şu duayı yaparlardı: “Allahumme barik lena fi Recebe ve Şa’ban ve belliğna Ramazan” (Allah’ım! Receb ve Şaban aylarını bizim için mübarek kıl ve bizi Ramazan ayına ulaştır.) Peygamberimiz bu duayı yapmış ve tavsiye etmiştir, biz de bu duayı çokça yapıp faziletinden istifade etmemiz lazımdır.

“Resûlallah Efendimiz (s.a.v.) Receb ayında bazı yıllarda öyle oruç tutardı ki biz; ‘Galiba hiç yemeyecek (ayın her gününde tutacak)’ derdik. (Bazı yıllarda da öyle) yerdi ki biz, ‘Galiba hiç tutmayacak’ derdik.” (Buhari, Savm 53; Müslim, Sıyam 179)

Ebu Said-i Hudrî’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte, Resûlallah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah katında ayların sayısı on ikidir. Yeri ve semaları Allah yarattığı günden beri bu böyledir. Bu aylardan dört tanesi haram ay olup şunlardır: Allah’ın ayı Receb’dir. Bu ay tek başınadır. Kalan üç tanesi peş peşe olup şunlardır: Zilkade, Zilhicce ve Muharrem’dir. Receb, Allah’ın ayıdır. Şaban, Benim ayımdır. Ramazan, ümmetimin ayıdır.” (Abdülkadir Geylanî, Gunyetü’t-Talibîn)

Akıllı olan, dünyada mutlu, ahirette cennet saadetine erişmek isteyen, her insan için gerçekten de üç aylar çok ama çok önemli fırsatlardır. Bugün ve geceleri en verimli şekilde değerlendirmek lazımdır.

Gündüzleri gücümüz yettiği kadar oruç tutmalı, namazlarımızı zamanında kılmalı, diğer gecelere göre bu zaman diliminde daha fazla ibadet etmeliyiz. Allah’ı çokça zikretmeli, peygamberimize çokça salat ve selam getirmeliyiz. Tevbe konusunda samimi ve ısrarcı olmalıyız.

Madem yüce Allah bizlere bu mübarek gün ve geceleri bir fırsat olarak hediye etmiştir. Ölüm meleği kapımızı çalmadan, tenimizde emanet olan canımız alınmadan, kulluk görevlerimizi yerine getirmeliyiz. Bizlere düşen görev de fırsatları değerlendirmektir. Aksi halde fırsatlar elimizden kaçtıktan sonra hiçbir pişmanlığın, kimseye faydası olmayacaktır.

Uğur Kepekçi

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …