Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosunun Gadir-i Hum Bayramına verdikleri önem ve bu uğurda verdikleri mücadele; İmam Ali (a.s.)’ın velayet ve imamet konusunda iade-i itibar mücadelesidir.
Dünyada Sünni bir lider olarak bilinen Prof. Dr. Haydar Baş’ın yıllardır sadece Şii dünyasının savunabildiği bir bayramı, gündem etmesi savunması çok önemlidir. Bu sayede ülkemizde Gadir-i Hum Bayramını çeşitli sebeplerden dolayı gündem edemeyen, adeta gizlice bayram kutlayan Alevi vatandaşlarımızın, aidiyet duygularını doya doya yaşamalarının da yolu açılmış oldu.
Dünyanın meşhur Şii otoriteleri, ünlü Ayetullah’lar, Dünya Ehl-i Beyt Âlimleri Sayın Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın bu hakikati korkmadan haykırmasını takdirle karşıladılar. Hatta Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt çalışmalarına sağladığı katkıdan dolayı İmam Hüseyin (a.s.) türbe örtüsü kendisine armağan olarak sunuldu.
Bu ödül büyük bir maneviyat makamıdır. Herkese nasip olmaz. Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt ’ten uzaklaşan Müslümanlar gerçekten cahilliğe ve ayrılığa düşmüşlerdi. İlmin bırakın şehrini, şehre giren kapıyı kaybetmekle çok şeylerini kaybetmişlerdi.
İmam Ali’nin Peygamber müjdesiyle “Ben ilim şehriyim. Ali de onun kapısıdır. İlim isteyen kapıya gelsin.” (Teberani) hükmü yok sayılınca insanlar peygamber şehrine giden ilmin kapısını kaybetmişlerdi.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın çalışmaları Müslümanların kaybettiği ilim şehrinin kapısının Hz. Ali olduğunu dünyaya ilan eden ve Sünni-Şii kardeşliğini, birliğini tesis etmesi açısından ölçülemeyecek kadar büyük bir hizmettir.
Peygamber şehrinin kapısı Hz. Ali’dir
İmam Ali’nin Peygamber müjdesiyle “Ben ilim şehriyim. Ali de onun kapısıdır. İlim isteyen kapıya gelsin.” (Teberani) hükmünü anlamamak ve yaşamamakla hem peygamber buyruğu ve İmam Ali’nin (a.s.) hidayet rehberliğinin bereketinden de nasipsiz kalmaktır. İlimin kapısından uzaklaşan Müslümanlar bakınız nasıl ilimden yoksun hale geldiler.
Gadir-i Hum konusunda şu hatalı görüş savunur oldular: Sünni olan Müslümanların hali ne olacak? “Bu bahsettiğiniz konuya sizin gibi inanınca bugüne kadar inandığımız değerler yıkılacak, meydanda kalacağız. Bu duruma düşmektense Gadir-i Hum hadisesini görmezden gelmek ya da inkâr etmek daha kolay bir yol gibi görünüyor.”
Sünni dünyası asırlardır bu yanlış tavrı benimsedi. Bu mantığın ne dini ne ilmi bir gerekçesi olamaz. Çünkü Peygamberler ve kâmil insanlar her geldikleri topluma o toplumdaki yanlış düşünceleri ve kendilerince oluşturduğu inanç sistemini değiştirmek için gönderilmiştir.
Verilen bu mücadele, çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş’a yakışan bir mücadeledir. O, ömrünü gerçeklerin meydana çıkmasına adayan Allah adamı biriydi. Anlayan anladı, anlamayan da bakakaldı…
Ama inanıyoruz ki onun yaktığı bu meşale, kıyamete kadar yanacak, nasibi olanların sürekli yolunu aydınlatacaktır.
(Devam edecek)