Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş partisince Sivas’ta düzenlenen ‘Geleceğimizi Savunmak’ programına katıldı. Sayın Baş’ın yaptığı konuşmanın her kelimesi çok ama çok önemli olduğu için ana başlıklar altında konuşmanın tamamını paylaşacağım. Bu konuşmalar hem tarihe not düşmek hem de aydındık yarınlara nasıl ulaşıldığı konusunda arşiv bilgisi olarak gerekecektir.
Programda konuşan BTP lideri, “‘Allah belasını versin bu kumar illetinin’ denir ya, haksız bir söz mü? Allah evlerden uzak etsin. Ondan sonra bir çeteleşme belası almış başını gitmiş. Bunları yaşıyoruz; uyuşturucu madde bağımlılığı… Biz 30 ilde yüzlerce, binlerce gencimize ve ailesine bu belaların nasıl bir bela olduğunu anlattık ve 81 ilin tamamında bunu yapacağız” dedi.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş konuşmasında şu ifadeleri kullandı;
“Türk gençliğini çürütmeye, Türk milletini yok etmeye çalışıyorlar”
Türkiye’de sistematik bir şekilde sürdürülebilir yöntemlerle gayrimeşru yollara devam ediyorlar. Milyarlarca dolar servet ediniyorlar ve gayrimeşruyu bırakmıyorlar. Ne ola ki bunun sebebi? Bunun sebebi Türk gençliğini çürütmek, bunun sebebi Türk milletini yok etmek için bir çalışmadır. Biz bununla mücadele ediyoruz, biz bunu durdurmaya çalışıyoruz. Biz bunu bitirmeye çalışıyoruz ve göreceksiniz hiç demeyin ki azız. Bak vallahi billahi bizim gayretimiz başka bir yere görünsün diye. O, gayreti görür. Allah öyle bir şey halk eder ki bütün her şey tersine döner. Bu gayretin neticesinde evlatlarımızı, çoluğumuzu, çocuğumuzu Allah muhafaza eder. Biz bu gayreti bu yüzden sonuna kadar sürdüreceğiz.
“Atatürk meşruiyeti Türk milletinde, İstanbul hükümeti İngilizlerde aradı”
Samsun’a çıktığı andan Meclis’in açılışını yapıp ilan ettiği ana kadar Atatürk meşruiyet arıyor. Peki Atatürk bu meşruiyeti kimden almaya çalışıyor? Türk milletinden. Siz eğer bir mücadele yapacaksanız kimin meşruiyetine ihtiyacınız varmış? Milletin meşruiyetine! Nereden biliyoruz? Atatürk’ten biliyoruz. Biz biliyoruz ki tarih tekerrürlerden ibarettir. Aynı dönemlerde İstanbul hükümeti meşruiyetini elde etmek istiyordu. Ankara’ya karşı, Sivas’a karşı, Erzurum’a karşı, Kuvay-i Milliye’ye karşı meşruiyet elde etmek istiyordu. O meşruiyeti İngiliz’den almak istiyordu. Şimdi kim Atatürk, kim İstanbul hükümeti hepiniz görüyorsunuz.”
Değerli dostlar!
Burada Sayın Baş’ın konuşmasına biraz ara vererek meşruiyet arayışı hakkında birkaç kelam da biz edelim. Aslında arife tarif gerekmez de ariflerin azaldığı bu dönemde biz de biraz tarif edelim de Sayın Baş’ın sözü daha çok yerlere gitsin. Belki Rabbim birkaç aymazın daha aymasına vesile kılar(!)
Osmanlının son dönemlerinde başlayan İngiliz’den meşruiyet sanki gelenek halini almıştı. Bu kötü gidişe Gazi Mustafa Kemal Atatürk son vermişti. Asıl icazet makamının Türk Milleti olduğunu meşruiyetin de ancak Türk milletinden alınması gerektiğini ispat etmişti.
Maalesef Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra adım adım eski dönemlere dönülmüştür. Siyasete atılanlar hemen haçlı batıdan ve Siyonist Yahudi’den icazet ve meşruiyet aramaya gitmişlerdir.
Bu gelenek hala devam etmekte ve mevcut hükümet 23 yıldır iktidarda olmasına rağmen hala ABD’den meşruiyet arayışına girmektedir.
ABD’nin Ankara büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, New York’ta 24 Eylül’de düzenlenen bir panelde şu yorumu yaptı:
Erdoğan 71 yaşına geldi. Türkiye bir demokrasi ama otoriter gibi. Başkan Trump “çözüm olarak Ona meşruiyet vermeliyim” dedi. Şu an bu oluyor. Bence bunun sonucunda büyük değişiklikler göreceksiniz.
Bir atasözüyle son verelim bu makalemize de: “Görenedir görene köre nedir köre ne?”
(Devam edecek…)
Uğur Kepekçi




