Milli Takımızın 2024 Avrupa Şampiyonasında gösterdiği olağanüstü başarı ile millet olarak gururlandık. Sahada emeklerini, yüreklerini ortaya koyan oyuncularımızın yanında dünyanın her yerinden seyirci olarak Almanya’ya gelen Türk halkının gayreti ve heyecanı ayrı bir renk kattı. Milli Takımızın bütün maçlarını izlemek için Almanya’ya gidip oyuncularımızı destekleyen Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Av. Hüseyin Baş’a da ayrıca şükranlarımızı sunarız.
Şimdi müsaadenizle asıl konumuza dönelim:
Milli takım oyuncularımızın sahada ortaya koydukları başarı Avrupa’nın gözünü korkuttu. Hele milli oyuncumuz Melih Demiral’ın Avusturya maçında 2 gol atıp da sonrasında gururla bozkurt işareti yapması, haçlı zihniyetini iyice kudurttu.
Milli takımımızın çeyrek finale çıkmasını hazmedemeyenler ısrarla UEFA ya şikâyet ederek Melih’in 2 maç ceza almasına sebep oldular. Bu kararın hukuki olmaktan çok siyasi ve ideolojik bir karar olduğu her haliyle bellidir.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Yeni Mesaj Gazetesinde 8.7.2024 tarihinde yayınlanan, eski yıllardaki İcmal Dergisinden yaptıkları alıntı tam da bu olayı özetliyor. Biz de konumuzla alakalı olduğu için o yazıdan bir bölümü sizlerle paylaşmak istedik:
“Siyasi ve ideolojik yaklaşım: Tarih boyunca kabul etsek de etmesek de Doğu ve Batı medeniyetleri arasında bir çatışma süregelmiştir. Batılı devletlerin sırf kimliği sebebiyle İslam coğrafyasında sergiledikleri entrika ve oyunlar buna en çarpıcı misaldir. Bu mücadele günümüzde kisve değiştirerek aynen devam etmektedir. Ve yine bu mücadele içerisinde; genelde Doğu kültürünün, özel de ise İslâm’ın karşısında, Avrupa birliği, Ortodoks ittifakı gibi dinî, siyasî, ilmî ve kültürel ittifaklar oluşturulmakta, sözleşmeler imzalamaktadır.
– Tarihi haçlı zihniyeti: Bu zihniyet adeta tarihi yönlendirmiştir. Haçlı zihniyeti muharref Hıristiyanlıktan kaynaklanmış ve Hıristiyan din adamları (papalar ve papazlar) tarafından daima taze tutulmuştur. Bu sebeple tarih boyunca 13 büyük haçlı seferi tertip edilmiş bu uğurda kan dökülmüştür. Bu bağlamda bizim tarihimiz sanki Hilal-haç çatışması tarihidir. Bilindiği üzere sebebi ne olursa olsun tarih boyunca cereyan eden çatışmalar, inanç ve ideolojilerin mücadelesidir. Bu noktada Hilal-haç çatışması, iman-küfür mücadelesinin en çarpıcı örneklerinden birini teşkil etmektedir. Haçlı zihniyeti başka sebebe gerek olmaksızın, İslâm’ın varlığına karşıdır. Haçlılar, İslâm’a ve Müslümana iflah olmaz boyutlarda kin ve öfke taşımaktadırlar.”
Haçlı batının özellikle Müslüman Türk milletine kini hiçbir zaman bitmemiş bunu her ortamda ispat etmişlerdir. Haçlılar bunu utanmadan sıkılmadan spora bile bulaştırmışlardır. Türk milletinin aziz evlatları dünyaya meydan okuyacak kudrettedir. Ancak bizi idare eden siyasiler, Avrupa ve Amerika kapılarında milletimizin ve devletimizin onurunu çiğnetmekten çekinmemektedirler.
Yapılacak iş acilen her sahada haçlı zihniyetine muhtaç olmadan güçlü bir Türkiye oluşturmaktır. Türk milletini ayrıştırmadan bir yürek bir bilek haline getirmektir. Milletimizi zengin, devletimizi kâinat devleti haline getirmektir. Milli maç hadisesinde de gördük ki bizim bizden başka dostumuz yoktur. Son söz Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızdan olsun: “Korktukları şey olun. Türk olun”