Hırsız var!

Hırsızlık; hem hak divanında, hem kul divanında, hem adalet divanında suçtur. Hak divanında cezası azap, kul divanında cezası zillet, adalet divanında cezası kanundaki şekil ve miktardır. Hele de bu suçlar telif hakkı olan suçlar ise; yani sahibinin kullanma müsaadesi yoksa daha büyük cezaları vardır.

Hırsızlık; sadece bir eşyayı sahibinin müsaadesi olmadan gizlice almak değildir. Hırsızlığın çeşitleri vardır. Mesela vermek üzere aldığınız bir borcu söz verdiğiniz zamanda sahibine vermezseniz; bu da bir tür hırsızlıktır.

Bir diğer önemli hırsızlık da fikir hırsızlığıdır. Fikir hırsızlığının sosyal boyutlarının bedeli çok ağır ve tehlikelidir. Hele de eksik çaldığınız fikri, seslendirmeye ve uygulamaya kalkarsanız; hem fert, hem toplum nazarında, çok tehlikeli sonuçlarla karşılaşırsınız.

Geçen bir makalemizde rahmetli Celal Mısır hocamızın bir sohbetinde teşhis ve tedavide doğruluğun önemini izah ederken verdiği örnekten bahsetmiştik. Önemine ve konumuzla alakasına binaen yine aktarayım: “Başlangıçta yapılan küçücük bir hata, küçücük bir fikir yanlışlığı, inançta küçücük bir açı farkı, zamanla kişiyi çok ciddi sapmalarla karşı karşıya bırakacak; iş aslından çıkacaktır. Bunu şöyle izaha edelim: Aynı eksen üzerinde bulunan iki çizgi arasında gözle görülmeyecek kadar küçük bir açı farkı olsa, çizgiler uzadıkça aradaki açı farkı daha gözle görülür hale gelecektir. Başlangıçta dikkate bile alınmayan hatalar sayesinde, bir zaman sonra, ne hedef kalır, ne çizgi; böylece doğruya, çözüme kavuşmak imkânsız hale gelecektir.”

Prof. Dr. Haydar Baş’ın kendine ait olan “Milli Ekonomi Modeli” ve “Sosyal Devlet Milli Devlet” projeleri her fırsatta ucundan kulağından, parça parça çalındığını bilmeyen yoktur. Hakikati savunan ve yazan samimi dostlar ve samimi medya dışında kalan; gerek çalanlar, gerek yandaş medya, gerek oynaş medya; siyasilerin çözüm diye millete sundukları birçok fikrin, Prof. Dr. Haydar Baş’a ait olduğunu; analarını, babalarını ve öz kardeşlerini tanıdıkları gibi biliyorlar. Ama ne yazık ki menfaat ve cehaletleri bu hırsızlığa çanak tutmaktadır.

Hırsızlığın ceza boyutunu bir tarafa bırakalım. Gelelim sosyal boyutuna: Prof. Dr. Haydar Baş’ın projeleri çalınır, yanlış anlaşılır ya da yanlış uygulanırsa, çözüm olmaz. Çünkü O’nun her bir çözüm önerisi, bir bütünün parçalarıdır. Milli Ekonomi Modelinden ayrı düşünülemez.

Fikir hırsızları, sadece işin slogan boyutunu alıp; “şöyle yapacağım, böyle yapacağım” diye konuşuyorlar. Bu sadece sözde kalır.

Sayın Prof. Dr. Haydar Baş, yıllardır haykırdı durdu. Başta Sayın Devlet Başkanı Tayyip Erdoğan’a bile defalarca haber gönderdi. “Gelin size işin aslını öğreteyim.  Milletimizi açlıktan, yokluktan, kurtarayım. Fakirlik bu ülkede suç olsun. Bende bunun formülü var. Dünya benim peşimden koşuyor.” Dedi durdu.

Bu çağrıyı sağır sultanlar duydu. Dünyanın dört bir bucağından elçiler geldi. “Sayın Hocam bu modeli bize öğret” dediler. “Bu modeli kullanmamıza müsaade et” dediler. O da istekleri geri çevirmedi.

Ama maalesef bizdeki siyasiler, fikir hırsızlığını seçtiler. Fikrin kaynağı belirtilmeden ve sahibinin müsaadesi olmadan seslendirdiğiniz her söz ya da çözüm önerisi; ister kabul edin, ister kabul etmeyin ama bu bir hırsızlıktır.

Ben de üzerime düşen bir görevi yerine getirmek ve milletimizi uyarmak adına duyuruyor ve bağırıyorum: Hırsız var!

Uğur Kepekçi

25 Şubat 2019

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …