Hüseyin Baş Lozan’da oynanmak istenen İngiliz oyununu anlattı

Türkiye’de özellikle saltanat ve Yeni Osmanlıcılık akımına kapılanlar ve bölücüler tarafından ortaya atılan, en çok çarpıtılan konulardan biri azınlıklar konusudur. Terörsüz Türkiye tiyatrosunda sahnelenmek istenen oyun Kürtlerin azınlık olarak kabul edilmediği için özgürlüklerinin kısıtlandığı yalanıdır.

Öncelikle Lozan antlaşmasındaki azınlık ana başlığı hakkında bilgiyi paylaşalım.

“Lozan Barış Antlaşması’nda azınlık, Müslüman olmayanlar olarak belirlenmiştir. Tüm azınlıklar Türk uyruklu kabul edildi ve hiçbir şekilde ayrıcalık tanınmayacağı belirtildi. Antlaşmanın 40. maddesinde şu hüküm yer almıştır: “Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk uyrukları hem hukuk bakımından hem de uygulamada, öteki Türk uyruklarıyla aynı işlemlerden ve aynı güvencelerden yararlanacaklardır. Özellikle, giderlerini kendileri ödemek üzere, her türlü hayır kurumlarıyla, dinsel ve sosyal kurumlar, her türlü okullar ve buna benzer öğretim ve eğitim kurumları kurmak, yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanmak ve dinsel ayinlerini serbestçe yapma konularında eşit hakka sahip olacaklardır.” (Yücel, Özge: Lozan Barış Antlaşması’nda Azınlıklar)

Bu anlaşmadan sonra Batı Trakya’daki Türklerle, İstanbul’daki Rumlar dışında, Anadolu ve Doğu Trakya’daki Rumlar ile Yunanistan’daki Türkler’in mübadele edilmeleri kararlaştırıldı. (WİKİPEDİ özgür ansiklopedi)

30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarında Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Sayın Hüseyin Baş Lozan ve azınlıklar hakkında ortaya atılan yalanı şöylece çürüttü:

‘Sadece Kürtler değil, Türklere de azınlık denildi’

Lozan’da ne diyorlar? Lozan’da Kürt’e azınlık demediler. Kürt sorunu demediler. Ne dediler biliyor musunuz? İngilizler masaya oturup dedi ki; ‘Anadolu’da Kürt azınlıktır, Rum azınlıktır, Laz azınlıktır, Çerkez azınlıktır, Süryani azınlıktır, Arap azınlıktır, Acem azınlıktır, Boşnak azınlıktır. Daha, Türk azınlıktır.’

İngiliz’in Lozan’daki derdi Anadolu’nun hakim tek bir unsurunun olmamasıydı. Yani İngiliz bize şunu demedi; ‘Anadolu Türklerin, burası Türk diyarı, Türk milletinin vatanı. Bu Kürtler de burada azınlık’ demedi. ‘Kürtler azınlıkken Türkler de azınlık’ dedi. Çünkü Anadolu’nun tek bir millet çatısında buluşmasını istemiyordu. İşte Atatürk o fikre diz çöktürdü. Yani bugün ortaya atılan bu mesele, 100 yıllık mesele söylemi, tamamıyla tarihi gerçekliklerden uzak, tam bir hikayedir. Eğer siz 100 yıl önce bir mesele arıyorsanız o mesele Anadolu’nun Türk’e bırakılmaması meselesiydi.

Ve 100 yıl önceye bir cevap vermek istiyorsanız vereceğiniz cevap ‘Anadolu Türk’ündür’ cevabıdır, başka cevap olmaz. O gün, o günün şartlarında Misak-ı Milli sınırları içerisindeki bütün unsurlar kardeşçe yaşadı. Hiçbir sorun yaşamadı. Hiçbir problem yaşamadı.

‘100 yıl önce etnik grupların sıkıntısı yoktu’

Şeyh Said niye ayaklandı? Zaten 2 tane isyan var. Kim çıkardı bunları? Belli isimler. Niye ayaklandı? Din elden gidiyor diye ayaklandı. Herkes bunu anlatıyor. Doğru mu? Tarihçiler burada. Demek ki neymiş? Şeyh Said’in isyanı da Kürt isyanı değilmiş. Neymiş? 100 yıl önce Kürt isyanları varmış. 100 yıl önce Anadolu’da hangi etnik grubun hangi sıkıntısı vardı ki etnik anlamda isyan etsin? Tam bir zırva, tam bir hikaye. Dolayısıyla kardeşçe yaşanan bir Anadolu inşa edildi ve bugünlere getirildi.”

Önerilen Makale

Muhammed-i Aşk sırrına erenlere selam olsun

Yine senin aşkınla coştum ya Resulallah Gece gündüz peşinden koştum ya Resulallah Damla idim göl …