Hz. Fâtımâ ’nın büyük şefaati

Bizden önceki büyüklerimiz, kalbimize öyle bir Ehli Beyt sevgisi yerleştirdi ki. Özellikle Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin hakkında fazla bilgimiz yoktu ama adları ne zaman anılsa kalbimiz titrerdi.

Özellikle analarımız ve diğer kadınlar Hz. Fâtımâ anamızın adını dillerinde vird edinmişlerdi. Ne zaman bir yemek yapmak için kazanın başına geçseler, ne zaman bereket umdukları bir işe kalkışsalar, ne zaman hasta olan birine şifa için dua etseler:

“Benim elim değil Fâtımâ anamızın elidir.”

“Benim dilim değil Fâtımâ anamızın dildir.”

Diye müracaatta bulunurlardı. Öyle bir iman ki bu sayede maksatlarına ulaşırlardı.

Gün oldu devran döndü. Prof. Dr. Haydar Baş hocamız gibi bir çağın bilgesi biri geldi. O andan itibaren, adını bildiğimiz ama haklarında çok az bilgi sahibi olduğumuz bu mübarek şahsiyetleri tanımaya anlamaya başladık.

Anladık ki Ehl-i Beyt ’siz iman olmaz, hidayet olmaz, kurtuluş olmaz!…

Çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş’ın Hz. Fâtımâ (aleyhisselam) hakkında yazdığı şaheserden bilgileri okuyunca, Ehli Beyt’e hem bu dünyada himmetlerine hem ahirette şefaatlerine ne kadar muhtaç olduğumuzu anlamaya başladık.

Hz. Fâtımâ (aleyhisselam) eserinde İmam Bakır (aleyhisselam)’ın dilinden Onun ne kadar muazzam bir şefaat yetkisinin olduğunu anlıyoruz:

“Fâtımâ (aleyhisselam) mahşerde yüce Allah’ın görevlendirdiği meleklerle cennete girmek için kapıya gelirler. Ama Hz. Fatıma Cennetin kapısına vardığında dönüp arkasına bakacak.

Bu esnada Allah-u Teala şöyle buyuracak:

“Ey Habibimin kızı neden cennete girmiyorsun?

Hz. Fâtımâ (aleyhisselam) arz edecek ki:

“Allah’ım! Böyle bir günde makam ve mevkimin herkese belli olmasını istiyorum.

Allah-u Teala da buyuracak ki: ‘Ey Habibimin kızı! Dön mahşere bak! Kimin kalbinde Senin veya evlatlarının sevgisi olursa, onu al, cennete götür.

Daha sonra İmam Bâkır (aleyhisselam) şöyle buyurdular:

Ey Cabir! Allah’a and olsun ki, annem Fâtımâ (aleyhisselam) o gün kendi taraftarlarını ve dostlarını, bir kuşun iyi taneleri, kötü tanelerden ayırt ederek topladığı gibi ayırt edip toplayacaktır.

Taraftarlarını onunla birlikte cennetin kapısında bir araya geldiğinde kalplerine durup geriye bakmaları ilham edilecektir. Geriye baktıklarında Allah-u Teala: Neden durup geriye baktınız; oysa Habibimizin kızı Fâtımâ sizin hakkınızda şefaat etti, buyuracak.

Cevaben şöyle diyecekler: Ey Rabbimiz! Bugün kulluk etmenin ve Ehl-i Beyt’i sevmenin ne kadar değerli olduğunu görmek ve makamımızın tanınmasını istiyoruz.

“Allah-u Teala buyuracak ki: Ey dostlarım! Mahşer sahrasına bakın! Her kim sizleri Fâtıma’yı sevdiğinizden dolayı severse. Her kim Fâtımâ ‘nın sevgisi uğrunda size bir yemek yedirmişse, her kim Fâtımâ ‘nın sevgisi için size bir elbise giydirmişse, her kim Fâtımâ ‘nın sevgisi uğrunda size bir yudum Su vermişse ve her kim Fatma’nın sevgisi için bir gaybeti sizden reddederek sizi savunmuşsa… Onların ellerinden tutarak hepsini cennete götürünüz.”

(Prof. Dr. Haydar Baş / Hz. Fâtımâ /Genişletilmiş 2. Baskı / Sayfa 102)

Uğur Kepekçi

SESLİ DİNLEMEK İÇİN

 

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …