Haydar Baş hocamızın Hz. Fâtımâ isimli şaheserinden Onun güzel isimlerinin anlam ve faziletlerini aktarmaya devam ediyoruz:
ZEHRA:
Yüzünün parlaklığı nedeniyle bu isim verilmiştir. Parlak yüzlü kadın mânâsındadır.
Hz. Aişe ‘den rivayetle:
“Ben karanlık gecede Hz. Fâtımâ’nın yüzünün aydınlığı ile iğneye ipliği geçirirdim.”
İmam Hasan Askeri (aleyhisselam) ‘a, “Fâtımâ (aleyhisselam) neden Zehra olarak adlandırılmıştır?” dediklerinde şöyle cevap vermiştir:
“Fatıma (aleyhisselam) ‘a Zehra denilmesinin sebebi şunun içindir ki, yüzü, günün başlangıcında Hz. Ali (aleyhisselam) için güneş gibi nur saçıyordu. Akşam vakti dolunay, akşamleyin ise yıldız gibi parlıyordu. “
BETÜL:
Betül, kelime anlamı olarak erkeğin ihtiyacı ve eksik demektir. Bu lakap Hz. Meryem’e de verilmiştir.
İbn-i Esir, En-Nihaye adlı eserde Betül ismi ile ilgili yazıyor:
Fâtimâ, ‘Betül’ (ayrılan, kesilen) diye adlandırılmıştır. 0, kendi zamanının kadınlarından fazilet, din ve soyluluk bakımından ayrılmış ve seçkinlik kazanmıştır. “
Ubeydetü’l-Harevi, “Garibeyn” adlı kitabında şöyle yazıyor:
“Fâtımâ’nın, Betül diye isimlendirilmesi, farklı olduğu içindir.
SIDDIKA:
Sıddıka kelime mânâsı olarak, çok tasdik eden demektir. Hz. Resulûllah’ın sözlerini en çok tasdik eden ve hayatına geçirerek uygulayan mânâsınadır.
ÜMMÜ EBİHA:
Babasının anası mânâsındadır. Bu isim bizzat Resûlullah (sav) tarafından teslim alınmıştır. Hz. Peygamber Hz. Hatice’nin vefatından sonra üç yıl evlenmemiş, bu süre zarfında Hz. Fâtımâ babasının tüm ticareti ile ilgilenmiştir. Onun hizmetinden ve ilgisinden çok memnun olan babası sevgisinin bir göstergesi olarak bu ismi takmıştır.
İbn Abdilberr, İmam Câfer Sadık (aleyhisselam) ‘ın şöyle satın aldığını yazmaktadır:
Resûlullah (sav) ‘in kızı Fâtımâ (aleyhisselam)’ ın künyesi, Ummü Ebiha idi. “
MÜBAREKE:
Hz. Fâtımâ cennet kadınlarının efendisi, Hz. Muhammed (sav) ‘in soyunu devam ettiren kişidir. İslam’ın bugünlere taşındığı ana kaynak olan imamların mübarek annesidir.
Kur’an-ı Kerim’de, Kevser Süresi ile O’nun bereketi ve hayrı anlatılmıştır.
Cenabı Hak, Kevser Sûresi’nde: “Ey Muhammed, şüphesiz Biz Sana Kevser’i verdik. Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. Doğrusu asıl ebter (soyu kesik) olan kin duyandır.” satın almıştır.
Bilindiği gibi Resûlullah oğlu Kâsım’ın vefatından kısa bir süre sonra Abdullah’ı da kaybetmiştir. Hz. Peygamberin bu acılı halinden yararlanmak isteyen müşrikler, sevinç içinde idiler. Hatta içlerinden Ebu Cehil ve As bin Vail işi daha da ileri götürerek “Artık Muhammed ebterdir, soyu kesilmiştir” diye alay edecek kadar küstahlaşmışlardır. İşte Kevser Sûresi Resulûllah’ın bu acılı halini teskin etmek için nâzil olmuştur. Ve “Kevser” ifadesi Hz. Fâtımâ için kullanılmıştır.
(Prof. Dr. Haydar Baş / Hz. Fâtımâ / genişletilmiş 2. Baskı / Sayfa 143-147). (Devam edecek)