İbadet yükümlülüğü ölünceye kadardır

İbadetlerin sırları ve hikmetleri vardır. Mesela namaz kişiyi Allah’a yaklaştırır, ruhu ve iradeyi güçlendirir, insanı sabra ve şükre alıştırır. Özellikle cemaatle kılınan namaz topluluk bilincini geliştirir, sosyal dayanışmaya katkı sağlar.

Oruç, insan sağlığını olumlu yönde etkiler, yoksullara yardım duygularını geliştirir ve yokluk içinde yaşayan insanların halini daha iyi anlamamızı sağlar.

Zekât insanın cimrilik ve bencillik gibi olumsuz duygularından kurtulmasına yardımcı olur. Bu bakımdan ibadet emrine muhatap olan kişinin, o emri yerine getirirken taşıdığı hikmetleri düşünmesi ve anlamaya çalışması insana farklı bir bilinç kazandırabilir.

İbadetlerde gönüllülük esastır. Baskı altında ve içten gelmeden yapılan ibadetler insana gereken hazzı vermez. İnsan Allah’ın kulu olduğu için O’na ibadet etmeye mecburdur. Fakat bu mecburiyeti aklı sayesinde kendisi hissetmelidir.

İnsanı özgür bırakan Allah kimseyi ibadete zorlamamaktadır. Aksine, önemini ve güzel sonuçlarını anlattığı ibadete onların kendilerini zorlamalarını istemektedir.

İnsanlar arasında bireysel farklılıkların olduğu bir gerçektir. Aynı işi yapan iki kişinin bile farklı duygular yaşadıkları olur. İbadetin hikmet ve faydaları da bireylere, onların sahip olduğu dinî bilinç ve seviyeye göre farklı olabilir.

Bazı insanlar için ibadetin amacı sadece kulluk imtihanını kazanmaktır. Başka bir seviyedeki insan için ibadetin amacı nefsin terbiye edilmesi ve disiplin altına alınmasıdır.

Daha üst bir seviyede olanlar için ise Allah’a ibadet, bunların da üstünde ve ötesinde anlamlar taşır. Mesela bu seviyede olanlar ibadet ettikleri zaman gönüllerinde üstün bir zevk, ruhlarında Allah’a kavuşma duygusu ve manevi bir mutluluk yaşarlar. Hz. Peygamber’in “Benim mutluluğum namazdadır”

(Nesâî, “Işratü’n-nisâ”, 1) sözü, ibadetin bu yönüne ve Hz. Peygamber’in seviyesine ışık tutmaktadır. Çünkü Hz. Peygamber ibadeti en üst seviyede ve en yoğun duygularla yapıyordu.

Bu sebeple de onun namazı, yüce yaratıcı ile bir buluşma ve O’nun huzurunda bir yakarışa dönüşüyordu.

Buradan da anlaşılmaktadır ki, ibadetler, bizzat amaç olmayıp, özü itibariyle yüksek amaçlara basamak niteliğindedir. Aynı zamanda da dine bağlılığın ve bir anlamda dindarlığın dışa yansıyan bir göstergesi durumundadır.

İbadetlerde devamlılık esastır. Müminin ibadet yükümlülüğü ölünceye kadar devam eder (Hicr 15/98-99).

İbadet hayatını kesintiye uğratmamak için az da olsa devam etmek gerekir. İnsan kulluk mertebesinde ne kadar yükselirse yükselsin, ibadet yükümlülüğü sona ermez. (AÖF ilahiyat 1.sınıf /1. Ünite/ İslam ibadet esasları / sayfa 1-20)

Uğur Kepekçi

Önerilen Makale

Hakkımı helal etmiyorum

Türk siyasetinde işler, hiç olmadığı kadar farklı mecralarda seyrediyor. Bu süreç ve gelinen nokta sizlere …