Muharrem ayı ve Hz. Hüseyin efendimizin Kerbela’daki Kıyamını anmaktan uzak olanlar, öyle bir yanılgı içerindedir ki imanlarını tehlikeye atanlara rastlıyoruz.
İmam Hüseyin ve Kerbela anlaşılmadan, saflar belli olmaz.
İmam Cafer (a.s.) buyuruyor ki; “Vallahi sizler Aşure günü Kerbela’da ne olduğunu bilmiyorsunuz. Eğer anlatacak olsaydım bağrınız çatlar ölürdünüz”
İmam Hüseyin’in kıyamı olan Kerbela anlaşılmadan hayatın ve ölümün gayesi, kulluğun şuuru anlaşılmaz.
Peki Kerbela anlaşılmış mıdır?
İmam Hüseyin ve davası, kıyamı anlaşmış mıdır?
Bunu analiz etmeye çalışalım. Sonra da kendimizle yüzleşip hangi konumda olduğumuzu idrak edelim.
En azından bunu gönül dünyanızda belli edin, çünkü bu bir iman meselesidir.
Alemlere Rahmet Hz. Muhammed (s.a.a.) “Kim kötü-çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin, buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248).
Bu hadisi şerifin içerdiği mana çok tehlikeli bir ikazı haber verir.
İmanın en zayıf halkasında olmayan imanın dışına çıkar anlamındadır.
Bu katliama ve katliamın arkasındaki çete (Muaviye-Yezid) ve soya karşı kalbinizde besleyeceğiniz muhabbet, sizi iman dairesinin dışına çıkartır. Bizden hatırlatması. Hidayet edici yalnızca Allah’tır.
Gerek Kerbela, gerek Gadr-i Hum Bayramında, gerek İmam Ali’nin (a.s.) velayet ve imamet noktasında her ne sebeple olursa olsun, gasp edilen hakları konusunda her önüne gelen kafasınca maslahat yaparak işi rayından çıkartmıştır.
İşin en acı tarafı Hüseyin’i(a.s.) sevdiğini iddia edenler, Hüseyin’in (a.s.) düşmanlarına buğz dahi edemiyorsa onların imanı Allah katında makbul iman değildir.
İşte uyarıcı ayeti kerime:
“Sabah akşam Rablerine, O’nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte ol. Dünya hayatının ziynetini arzu edip de gözlerini onlardan ayırma. Kalbini Bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş kimselere boyun eğme.” (Kehf, 28).
Peygamber evlatlarını ve onun mübarek soyunu yok etmek için aşırılıkta ileri giden Yezit-Muaviye ve onların taraftarı, olanlardan daha aşırı giden olmuş mudur? Bunu tefekkür ediniz lütfen!
Bir hadisi şerif paylaşalım: “Bir kimsede üç özellik tam olarak bulunursa imanın tadını tadar. Allah ve Resulünü herkesten fazla sevmek, sevdiğini Allah için sevmek, Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi ateşe atılmak gibi istememek, tehlikeli görmek.” (Buhari, Müslim’den, Hadis: 376).
Peygamber evlatlarına ve onun mübarek soyuna bu zulmü reva görenlerden ve onların görüşlerinden, sevgisinden, ateşten kaçar gibi kaçmayanların haline düşmekten korkmuyorsanız, söze hacet yok; tercih kişinin kendisine aittir. Bedelini Allah’ın huzurundan öder. (Devam edecek)
Uğur Kepekçi